Türkiye tiyatrosu denilince akla ilk gelen isimlerden birisi hiç şüphesiz Afife Jale’dir. Kendisi tiyatro sahnesine adım atan ilk Müslüman Türk kadınıdır. Afife Jale cesaretiyle sadece sanat tarihini değil aynı zamanda bir milletin kültürel dönüşümünü de değiştiren bir isimdir. Onun hikayesi tiyatro sahnelerine yankılanan alkışlardan daha fazlasıdır. Yasakların, korkuların ve en önemlisi de toplumsal baskı içerisinden doğan bir özgürlüğün hikayesidir bu. Ve bugün onun mücadelesi ve adı sahnelerde Afife Tiyatro Ödülleri ile yankılanmaya devam ediyor. Afife Tiyatro Ödülleri Türkiye tiyatrosunun kadim geleneğini yaşatan ve emek veren sanatçılara saygının en sembolik biçimlerinden birisidir.
Türk tiyatrosunun en saygın ödülleri arasında yer alan bu ödüller hepimize Afife Jale’yi bir kez daha hatırlatmış oluyor. Bu ödüller yalnızca başarılı oyuncuları ya da yönetmenleri taçlandırmaz aynı zamanda sahne ışıkları altında görünmeyen emeği, direnci ve inancı da hatırlatır. Peki, Afife Jale kimdir ve tiyatro için önemi nedir? Bu soruların cevabına kısaca bakalım.
Afife Jale’nin Hikayesi ve Kadın Olmanın Bedeli
Afife Jale 1902 yılında İstanbul’da doğdu ve kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu bir dönemde yaşadı. İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde eğitim gören Jale daha sonra Darülbedayi’nin açtığı tiyatro kursunu kazanmıştır. Fakat o yıllarda Osmanlı Devleti’nde Müslüman kadınlar tiyatroda seyirci olarak ya kadınlar için ayrılmış bölümlerde oturuyorlardı ya da sadece kadınlara açık oyunları izlemek için gidebiliyorlardı. Fakat herkes Türk tiyatrosunun var olabilmesi içinde Türkçeyi çok iyi konuşan kadın oyunculara ihtiyaç olduğunun da farkındaydı. Bu yüzden özellikle Milli Mücadele’nin başladığı dönem Darülbedayi Türk kadınlarının sahneye çıkması için gerekli zemini hazırlayarak Müslüman kız öğrencilerini kabul etmeye başladı. Fakat yine kadınlar tiyatro sahnesinde erkek oyuncular kadar özgür değildi. Darülbedayi’ye kabul edilen kız öğrenciler dersleri takip edecek ve sadece kadın seyircilere açık oyunlarda sahneye çıkabileceklerdi.
Afife Jale’de Darülbedayi’ye kabul edilen beş Müslüman kadından biriydi. Onun böylece sahne yolculuğu kısıtlıda olsa başlamış oldu. Afife Jale Tahsin Nahit Bey’in Fransızcadan çevirdiği “Rakibe” piyesindeki “Leyla” rolünden sınava girdi. Mülazim artistlik (stajyer oyuncu) kadrosunda olan Afife Hanım bir yıldan uzun süre provalara devam etmiştir. Fakat kadınların özgür bir şekilde sahneye çıkmasına izin verilmeyince 1919’da kurumu terk etmiştir.
Afife Jale’nin seyirci karşısına ilk çıkışı ise yine Darülbedayi’nin (bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu) sahneye koyduğu Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda “Emel” rolüyle olmuştur. Burada “Jale” takma adını kullanmış ve o günden sonrada “Afife Jale” olarak anılmaya başlanmıştır. Böylece Afife Jale adı Türk tiyatrosunun simgesi haline gelmiştir. Fakat o dönemin toplumsal ve dini kuralları Müslüman kadınların sahneye çıkmasına izin vermediği için Afife Jale ikinci oyununda polis tarafından tutuklanmak istenilse de arkadaşlarının yardımıyla kaçmayı başarmıştır. Üçüncü oyununda da polis baskınına uğrayan Afife Jale bir süre sonrada Darülbedayi’nin kadrosundan çıkarılmıştır. Tüm baskılara rağmen tiyatroyu bırakmayan Afife Burhaneddin Kumpanyasında ve daha sonra İbnürrefik Ahmet Nuri’nin tiyatrosunda sahne almaya devam etti. Ayrıca Afife Jale Türk kızlarını da tiyatroya özendiren bir isim olmuştur. Bugün tiyatroda kadınlar özgürce rol alabiliyorsa bu özgürlüğün ilk adımını atan Afife Jale’dir.
Hayatının son yıllarını yoksulluk ve yalnızlık içerisinde geçiren Afife Jale tiyatro hayatına çok kısa bir dönem sığdırmış olsa da Türk tiyatrosunda kadınların önünü açarak büyük bir miras bırakmıştır. Onun cesareti ve mücadelesi sanat uğruna toplumsal engellere karşı bir direnişin sembolü olmuştur. 24 Temmuz 1941 yılında vefat eden Afife Jale’nin mezarı Kazlıçeşme Kabristanı’ndadır.
Afife Tiyatro Ödülleri
Afife Tiyatro Ödülleri Türk tiyatrosunun en prestijli ve saygılı ödüllerinden birisidir. Bu ödül töreni Türkiye’nin ilk Müslüman kadın tiyatrocusu olan Afife Jale’nin anısını yaşatmak ve onun sanata olan katkısını onurlandırmak amacıyla düzenlenmektedir. Afife Jale Tiyatro Ödülleri ilk olarak 1997 yılında Yapı Kredi tarafından düzenlenmiştir. Bu ödüllerdeki amaç tiyatro sanatına emek veren sanatçıları, yönetmenleri, oyun yazarlarını ve teknik ekibi desteklemek ve aynı zamanda da Türk tiyatrosunun gelişimine katkıda bulunmaktır. Afife Jale’nin sahneye çıkma cesaretinden ilham alan bu ödüller kadınların sanat hayatındaki yerini de güçlendirmeyi hedefler.
Her yıl düzenlenen Afife Tiyatro Ödülleri birçok farklı kategorilerde dağıtılır. Yılın en başarılı kadın ve erkek oyuncusu, yılın en başarılı yönetmeni, yılın en başarılı müzik tasarımı gibi farklı kategorilerin olduğu ödül töreni her yıl büyük bir heyecanla beklenir. Geçtiğimiz günlerde 27. Afife Tiyatro Ödülleri sahiplerini buldu. Afife Tiyatro Ödülleri sadece bir tören değildir aynı zamanda Türkiye’de tiyatro sanatının nabzını tutan kültürel bir bellektir de. Her ödül o yıl sahnelenen oyunların zenginliğini, estetik anlayışlarını ve toplumsal duyarlılığını da belgeleyen bir kayıttır aslında. Tiyatro topluluklarının, bağımsız sahnelerin ve büyük kurumların aynı çatı altında toplandığı bu tören sanatın birleştirici gücünü de yeniden herkese hatırlatır.
Bu ödüller bazen göndermelerle dolu bir oyuna cesaretinden dolayı verilir bazen de bir genç oyuncunun sahnede parlayan performansına verilir. Tüm bunlar aslında Afife Tiyatro Ödülleri’nin sadece başarıları değil aynı zamanda tiyatroya adanmışlığı da ödüllendirdiğini gösterir.
Tiyatronun Geleceğine Işık Tutulması
Afife Tiyatro Ödülleri geçmişi onurlandığı kadar geleceğe de yön verir. Her yıl yetenekli ve başarılı sanatçılara verilen bu ödüller tiyatroya yeni renkler getirir. Bu ödüller genç sanatçılar için motivasyon kaynağı olurken tiyatroseverler içinde yeni sesleri keşfetmenin bir fırsatıdır. Bu etkinlik ayrıca tiyatro sanatının toplumla kurduğu bağıda güçlendiren bir dayanışma alanı da yaratır. Bu ödüller tiyatroya emek veren herkesin ortak hikayesidir. Bir sahne, bir ışık, bir replik veya bir alkış… Her biri Afife’nin cesaretiyle başlamış hikayenin bugünkü yankısıdır. Afife’nin sesi bugün hala sahnelerde yankılanıyorsa o sesin ardındaki alkışlar hiç eksilmesin. Çünkü tiyatro yaşadıkça bizlerde birbirimizi anlamaya devam edeceğiz.