Bu köşe yazımızda, akaryakıt fiyat analizi yaparak, fiyatların neden düşmediğini geniş bir perspektiften inceleyeceğiz.
Ham Petrol Fiyatları ve Küresel Etkiler
Akaryakıtın ana girdisi olan ham petrolün fiyatı, şüphesiz ki en belirleyici faktördür. Ancak bu fiyat, sanılanın aksine tek bir değişken değildir; jeopolitik riskler, OPEC+ kararları, küresel talep beklentileri ve büyük ekonomilerin (özellikle ABD ve Çin) ekonomik performansı gibi pek çok dinamikten etkilenir. Ham petrol fiyatları düşse bile, bu düşüş genellikle akaryakıt zammı kadar hızlı ve kalıcı olmuyor.
Rafineri marjları, taşıma ve sigorta maliyetleri gibi ek küresel giderler, düşüş potansiyelini emer. Örneğin, brent petrolün varil fiyatı 70 dolardan 65 dolara düştüğünde, bu 5 dolarlık düşüşün tamamının benzin fiyatlarına yansıması beklenemez. Ayrıca, küresel piyasalarda artan karbon vergileri ve çevre düzenlemeleri de maliyetlere dolaylı olarak etki etmektedir. Bu sebeple, uluslararası piyasalardaki istikrarsızlık, akaryakıt fiyatları düşer mi sorusuna her zaman olumlu yanıt vermemizi engelliyor.
Döviz Kuru ve TL’nin Değer Kaybı
Türkiye’nin birincil enerji kaynaklarında net ithalatçı olması, akaryakıt fiyat analizi yaparken, döviz kuru ve akaryakıt ilişkisini en kritik başlık haline getirir. Ham petrol ve rafine ürünler, uluslararası piyasada ABD Doları üzerinden alınıp satılır. Dolayısıyla, Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybı, petrol fiyatları sabit kalsa bile akaryakıtın TL cinsinden maliyetini anında ve önemli ölçüde artırır.
Diyelim ki, ham petrol fiyatı küresel piyasalarda 10 birim ucuzladı. Eğer aynı süreçte Dolar /TL kuru 1 birim yükselirse, kur artışının yarattığı maliyet baskısı, petrol fiyatındaki düşüşün getirdiği rahatlamayı tamamen yutabilir. Hatta çoğu zaman, kur artışı düşüşten daha hızlı gerçekleştiği için indirim yerine yeni bir akaryakıt zammı ile karşılaşıyoruz. Bu sürekli erozyon, akaryakıt fiyatının istikrar kazanmasının önündeki en büyük yapısal engeldir. Kur riski, hem dağıtım şirketlerinin hem de rafinerilerin fiyatlama stratejilerini doğrudan etkiler.
Vergiler ve Devlet Payı
Pompaya yansıyan fiyatların en önemli ve genellikle düşüşten bağımsız hareket eden bileşeni, devlet tarafından alınan vergiler ve paylardır. Akaryakıt fiyatının önemli bir kısmı Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) gibi kalemlerden oluşuyor.
ÖTV, genellikle maktu bir vergi olduğu için (sabit bir tutar) ham petrolün fiyatı düşse bile bu tutar değişmez. Hatta devlet bütçe açıklarını kapatmak amacıyla ÖTV oranlarını veya maktu tutarlarını artırabilir.
Son dönemde hayata geçirilen otomatik ÖTV artış mekanizmaları, fiyatların geriye gitme ihtimalini daha da düşürmektedir. Bu durum, hükümetlerin bütçe gelirleri açısından akaryakıtı güvenilir bir kaynak olarak görmesinin doğal bir sonucudur. Vergi ve devlet payının yüksek ve sabit kalması, akaryakıt zammının hızını kesmese de, indirimlerin tüketiciye yansıyan miktarını büyük ölçüde kısıtlar. Örneğin, tüketici motorin satın almak istiyor. Motorin fiyatının yarısına yakınını vergi olarak ödeyebilir. Bu da motorin fiyatı için düşme beklentisini olumsuz sonuçlandırır.
Dağıtım ve Rafineri Maliyetleri
Akaryakıtın ham petrolden alınıp nihai tüketiciye ulaştırılması süreci de önemli maliyet kalemlerini içeriyor. Dağıtım ve rafineri maliyetleri, döviz kuruna endeksli enerji, işçilik ve lojistik giderlerini kapsar. Dağıtım ve rafineri maliyetleri şu şekilde açıklanabilir:
· Rafineri maliyetleri: Ham petrolün işlenerek benzin, motorin gibi nihai ürünlere dönüştürülmesi büyük enerji (doğal gaz/elektrik) ve operasyonel harcama gerektirir. Bu enerji maliyetleri de döviz kuruna bağlıdır. Ayrıca, rafinerinin bakım ve modernizasyon yatırımları da birim fiyata yansıtılır.
· Dağıtım lojistiği: Ürünün rafineriden istasyonlara tankerlerle taşınması, sigorta masrafları, bayilik marjları ve personel giderleri de süreli artış eğilimindedir. Özellikle Türkiye gibi geniş coğrafyalarda lojistik maliyetler sabittir ve kur artışından etkilenir.
· Bayi marjları: Akaryakıt istasyonlarının işletme maliyetleri (kira, personel, elektrik) enflasyonist ortamda yükselirken, dağıtım şirketlerinin kar marjları da korunmaya çalışılır.
Bu operasyonel giderlerin sürekli artması, akaryakıt fiyat analizinde düşüşlerin önündeki operasyonel bariyerler olarak önümüze çıkar ve akaryakıta zam gelecek mi endişesini sürekli canlı tutar.
Psikoloji ve Piyasa Faktörleri
Akaryakıt piyasası, sadece arz ve taleple değil, aynı zamanda beklentilerle de hareket eder. Bu psikoloji ve piyasa faktörleri incelenmesi gereken kritik bir konudur. Bunu şu şekilde inceleyebiliriz:
· Yukarı yönlü fiyat esnekliği: Piyasada, fiyat artışları genellikle hızlı ve keskin bir şekilde pompaya yansıyan fiyatlara eklenirken; fiyat düşüşleri daha yavaş, kademeli ve bazen isteksizce gerçekleşir. Bu asimetrik fiyatlama davranışı, tüketicinin sürekli yüksek fiyatlarla karşılaşmasına neden olur.
· Beklenti yönetimi: Ekonomideki genel enflasyonist beklentiler, akaryakıt şirketlerinin ve bayilerin stoklama ve fiyatlama kararlarını etkiler. Gelecekteki kur artışı ve yeni bir akaryakıt zammı beklentisi, indirim yapma eğilimini azaltır. Şirketler, olası bir kur şoku riskine karşı kendilerini fiyatları yüksek tutarak koruma eğilimindedir.
· Tekelleşme eğilimi: Dağıtım piyasasındaki az sayıda büyük oyuncu varlığı, rekabetin fiyatları düşürme gücünü sınırlayabilir. Bu yapı, fiyatların kolayca düşmesini engelleyen zımni fiyat sabitleme mekanizması yaratabilir.
Psikoloji ve piyasa faktörleri, akaryakıt zamlarında önemlidir.
Sürekli yükselen akaryakıt fiyatları, zincirleme bir reaksiyonla tüm ekonomiye ve vatandaşın günlük hayatına yansır. Taşımacılığın maliyeti artıkça, gıdadan giyime kadar tüm ürün ve hizmetlerin fiyatı yükselir. Bu durum, hane halkı bütçelerinde ciddi bir baskı yaratır ve alım gücünü düşürür. Sürekli akaryakıta zam gelecek mi endişesi, tüketim kararlarını ve ekonomik planlamayı zorlaştırır.
Akaryakıt fiyatları düşecek mi sorusuna kısa vadede cevap vermek zordur. Küresel petrol piyasasındaki sakinleşme ve içerideki kur istikrarı sağlanmadan kalıcı bir düşüş beklenemez. Ancak uzun vadede, fiyatları düşürmenin yolu, sadece petrol fiyatlarının düşmesini beklemekten değil, aynı zamanda yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmaktan ve enerji verimliliğini artırmaktan geçer. Bu yapısal reformlar, ülkenin döviz kuru bağımlılığını azaltacak ve benzin fiyatları ve ile motorin fiyatları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.