Bu gün, yüzyıllar boyunca oluşan manevi hafızanın bize getirdiği berekettir. İslam tarihinde yaşanan hadiselerin hem yıl dönümüdür hem de rahmet yüklü bir vakittir. Aşure Günü’nün bize verdiği mesajları anlamak için küçük bir pencere aralayalım…
Muharrem Ayı Hicret Başlar, Yılın Başı Bize Ne Anlatır?
Muharrem ayı denince akla aşure düşer. Oysa Hicrî takvimin ilk günü yani 1’i, İslam dünyasında yılbaşı olarak kabul edilir. Bu gün Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Mekke’den Medine’ye hicretini ifade eden yeni bir zaman dilimidir. Bu hicret, Müslümanlar için sadece bir şehir değişimi değildir; zulümden adalete doğru atılan anlamlı bir adımdır.
O yüzden her yıl bugün geldiğinde, biz Müslümanlar kendimize şu soru sorarak başlayabiliriz:
“Bu yıl ben neye hicret edebilirim?”
Hicret, aslında eskiyi bırakıp yeniye niyet etmektir. Yeni bir yıla başlarken ömrümüzün geri kalanı için yeni niyetlerle başlamak, yeni hedefler edinmek, insanı manevi olarak da güçlendirir. Bu günler sayesinde insan, kendi iç dünyasına dönerek farkındalık kazanır.
Günümüz insan psikolojisinin temel motivasyon kaynaklarından biri, anlam arayışıdır. Psikolog Viktor Frankl gibi uzmanlar, insanın hayatta kalmak için değil, yaşamın anlamını bulmak için mücadele ettiğini ifade eder. İşte modern dünyanın hızlı akan günlerinde, sürekli rekabet ve bireyselleşme ortamında “Dur ve düşün” diyen bu bereketli günler, aslında maneviyatımızı güçlendirir.
Bu günler, evet, İslamî açıdan özel tarihlerdir. Bu günlerin bize bakan yönünü hissedip anlayabilirsek kendimizi yeniden inşa edebiliriz. Bu özel zamanlar, bizi dünyanın telaşından, belasından, karmaşasından koruyan ve manevi bir bağışıklık kazanmak için ikram edilmiştir. Biz de biraz içimize yönelerek içsel bir hicret yaşayabiliriz. Bu, aynı zamanda psikolojik de bir şifa kapısı olacaktır.
Niyetimizi yenileyerek başlayalım öyleyse:
· Hayatımın yönü nereye gidiyor?
· Kendimi hayatın akışına mı kaptırıyorum, yoksa inancıma göre mi yaşıyorum?
· Dua ederken gerçekten Rabbimle bağ kurabiliyor muyum?
· Kırdığım kaç kişi var? Helalleşmeyi ihmal ediyor muyum?
· Daha şefkatli ve sabırlı olabilir miyim?
Bu ve benzer sorular, bizi muhasebeye çekiyor gibi görünse de aslında bizi düşündürür. Hayatımızı neye göre şekillendirdiğimizi, aslında nasıl şekillendirmek istediğimizi sorgulatır.
Yani yılbaşı aslında hayatımıza karşı niyetimizi yenileme günüdür. Çünkü biliyoruz ki kendini fark eden kişi, aslında ruhsal dayanıklılığa da sahip olur.
Yani “Nefsini bilen, Rabbini de bilir!”
Aşure Günü Yeni Yıl Hedefleri İçin Başlangıç Olsun
Hicri yılbaşı ile başlayan niyetimiz, Muharrem ayının 10. günü Aşure Günü ile müjdeye kavuşur. Nasıl mı? Bu ayın ve günün nice hikmetlerinden biri, sabra gelen mükâfattır. Çünkü bu gün sabrın sonunda kavuşulan zaferi, dualarla gelen kurtuluşları simgeler.
Aşure Arapçada on anlamına gelen “aşara” kökünden türetilmiştir. Bu gün İslam tarihi açısından son derece kıymetlidir. Birçok önemli hadise yaşanmıştır:
· Hz. Âdem’in tövbesi kabul edildi.
· Hz. Nuh’un gemisi tufandan kurtuldu ve Cûdî Dağı’na oturdu.
· Hz. İbrahim ateşten kurtuldu.
· Hz. Yakup oğlu Hz. Yusuf’a kavuştu.
· Hz. Yusuf kuyudan çıkarıldı.
· Hz. Musa Firavun’un zulmünden kurtuldu.
· Hz. Eyyüp hastalığından şifa buldu.
· Hz. Yunus balığın karnından kurtuldu.
Aşurenin hikmeti yaşanan bu hadiselerle bize verilen ilahi müjdeyi taşır: Zalimler, her zaman mağlup olur, mazlumlar ise sonunda zafere kavuşur! Bu gün hem yeniden diriliş hem dua hem şükür hem de ümitlerin yeşerdiği gündür.
Peygamberlerin duaları bize sabrı, tevekkülü öğretir. Her bir hadiseye bakarsak daha iyi anlarız: Hz. Yusuf kuyunun dibindeyken bile umutluydu. Hz. Eyyüp yıllarca hastalık çekmesine rağmen isyan etmedi… Onların gösterdiği tevekkülün ardında Allah’a olan güvenleri ve bağlılıkları vardı. Teslim edilen her sürecin sonu, kurtuluşla son buldu. Biz de soralım kendimize:
Yunus gibi içten tövbe edebiliyor muyuz?
Zorluklarla karşılaştığımızda Hz. Musa gibi Rabbimize güvenebiliyor muyuz?
Bu günün mesajı, ilahi müjdelerle sınırlı değildir.
Aşure tarifi ile de bize çok şey anlatır: Her şeyden az az konur bir tencere içine. Adeta birliği, uyumu gösterir. Tatlı bir ikramlık olarak, bize ve ikram ettiklerimize hoşgörümüzü, merhametimizi, dostluğumuzu sunar.
Aşure Gününü Çocuklarla Nasıl Değerlendirelim?
Modern hayatın hızında, ekran karşısında akıp giden görüntüler arasında sabrı, şükrü ve paylaşmayı öğretmek, manevi değerleri aktarmak zorlaşıyor. Ancak bunları öğretmek için pek çok fırsat da var. İşte İslamî değer aktarımı için Aşure Günü gibi özel günleri iyi değerlendirelim. En güzel yöntem, değerleri yaşayarak öğretmektir. O yüzden bu özel günlerdeki fırsatı kaçırmayalım.
· Çocuklarla birlikte aşure yapın. Yaparken önemini, anlamını anlatın.
· Hangi peygamber bu günde nasıl mucize yaşamış, paylaşın.
· Dağıttığımız her bir aşure kâsesinin duayla nasıl mayalandığından söz edin.
· Dağıtma işlemini çocuklarla birlikte üstlenin.
· Dua etmenin, şükrün ve paylaşmanın güzelliğini gösterin.
Bu değerli günler, aile içi manevi eğitim için bulunmaz bir fırsattır. Mutfağımızdan çıkan her bir kâse ile içine koyduğumuz sevgi, şükür ve tevekkül bütün yakınlarımıza dağılır; ailemize, komşularımıza, akrabalarımıza… Farkında olmadan biz; birlik ve beraberliğimiz pekişir. Muhabbetimiz artar. Zaten aşure ruhu da bu değil midir?
Aile İçinde Manevi Değerleri Aktarmanın Önemi Nedir?
Ben hâlâ çocukluğumdaki aşure günlerini hevesle beklerim. Annemin yaptığı tatlı ve lezzetli aşurelerin tadını anımsarım. Onun tatlı telaşını, dualarla tencereyi karıştırışının huzurunu yaşarım. Aynı huzuru çocuklarıma yaşatmak için gayret ediyorum. Çünkü esas olan midelerimizin değil; ruhumuzun doymasıdır.
Bu yıl tencere başında kendimize soralım:
Bu Aşure Günü kalbimizi neyle dolduruyoruz?
· Kalbimizde paylaşmayı mı büyütüyoruz yoksa cimriliği mi?
· Küskün olduklarımıza şefkatle bakabiliyor muyuz yoksa kinle mi dolu içimiz?
· Hangi niyetlerle güne başlıyoruz?
Bizdeki bu sorgulama ve niyet hali, bu manevi anlar, çocuklarımızın kalbinden de silinmez. Ruh halimiz, duamız, ihlasla duruşumuz ile manevi değerleri yaşayarak aktarmış oluruz. Biz anne babalar olarak çocuklarımızın sadece fiziki ihtiyaçlarından değil; ruhî ve ahlakî gelişimlerinden de sorumluyuz. O yüzden günlük hayatın içinde saklı kalan bu manevi değerleri hissedip hissettirerek yaşayalım.
· Sen bu aşureyi hangi arkadaşına götürmek istersin?
· Anneannen aşureyi karıştırırken dua etti fark ettin mi? Ne dedi acaba?
· Bugün sen hangi güzel davranışa niyet ettin?
O zaman dönüşüm bizimle başlasın! Haydi bu yıl, sadece tenceremizde buğdaylar, nohutlar pişmesin; gönlümüzde de sevgi, merhamet, şefkat pişsin!
Özel anne duası: Muharremin 10. gününde kucağıma gelerek bana ilk annelik sevincini yaşatan oğlumun da bu gün, şükür günü olsun! Âmin!