Çocuklara Kitap Okumak Neden Zor Geliyor?

Çocukların elinde en sık ne görüyoruz? Benim en sık karşılaştığım tablo akıllı telefonlar; onu tablet ve evde varsa oyun konsolu takip ediyor. Kimimiz “Çağın gereği” diyerek pasif biçimde izliyor kimimizse sorununun daha derinlerde olduğunu fark edip kitap okuma sevgisi aşılamak için çabalıyor.

Aslında hepimiz kitap okumayı seven çocuklarımız olsun istiyoruz; ama gerçek şu ki çocuklar boş zamanlarında kitap okumaktan uzak duruyor. Acaba neden?

Dijital Dünyanın Cazibesi Kitaba Olan İlgiyi Azaltıyor mu?

Ben küçükken elimden kitap düşmezdi. Hatta okuduğum kitap bitmediyse yemek yerken bile masada bana eşlik ederdi. Bunun elbette birçok nedeni vardı: Merak duygusu, yeni bilgiler edinme isteği, entelektüel olmanın değerli görülmesi ve bilgiye ulaşmanın neredeyse yalnızca ansiklopedilerle mümkün olması... Daha pek çok şey sayılabilir elbette.

Ancak günümüzün çocuklarıyla bizim çocukluğumuzun dünyası arasında çok büyük farklar var. Temel ihtiyaçlarımız aynı olsa da yaşadığımız dünyanın koşulları bambaşka. Çünkü artık kitapların rakipleri çok güçlü. Bir oyunun kendini içine çeken dünyası, oyunun verdiği heyecan ve haz... Bunun sonuncunda gelen yüksek dopamin. Kitabın durağan, yavaş dünyası bu heyecanla nasıl baş edebilir?

Kitap okumak odaklanma ister, sabır ister, hayal gücünü çalıştırmak ister… Kısa videolara alışmış ve dikkat süresi her geçen gün azalan bir nesil için kitap okumak ne kadar kolay olabilir?

Dijital içerikler anlık geri bildirimlerle doluyken sürekli bir etkileşim varken sessiz sayfalar arasında dolaşmak ne kadar cazip gelir?

Kitap Okumayı Sevmemenin Diğer Nedenleri Neler Olabilir?

Günümüz çocukları özellikle kitap okumaktan keyif almadıkları için okumaya yönelmiyor, belki de yönelemiyor. Önemli etkenlerden biri de bunun bir görev olarak sunulması. Çocuk kitapla yalnızca ödev kapsamında buluşuyorsa ya da kitap okuma saati öğretmenin verdiği bir görev olarak görülüyorsa daha motivasyon oluşmadan sönüyor.

Bu durumu tetikleyen önemli sebeplerden biri de evde model olmayışı. Eğer anne baba ve kardeşler de evde eline kitap alıp okumuyorsa çocuk, kitap okuyan birinin varlığını gözlemleyerek büyümüyor. Dolayısıyla o davranışı içselleştiremiyor.

Kimi zaman da çocukların yaşına veya ilgi alanına uygun olmayan kitaplar okutuluyor. Bu durumda da çocukta okuma isteği uyanmıyor. Sürece adeta 1-0 yenik başlanıyor. Kitapla kurulan ilk bağ olumsuz olunca o ilişkiyi sonradan onarmak da güçleşiyor.

En tehlikelisi ise kitabın bir ceza aracı haline gelmesi. “Madem söz dinlemiyorsun, oyunu bırak, o hemen kitap başına!” gibi bir tavır, okumayı sevdirmek yerine, çocukta okuma eylemine karşı olumsuz bir çağrışım oluşturuyor.

Şehir hayatının temposu da çoğu zaman bu denkleme ekleniyor. Kabul etmek istemesek de çocuklar gerçekten yoğun. Okul, kurs ve atölye arasında sıkışan günlerinde kendi iç seslerini duymakta bile zorlanıyorlar. Buna bir de boş zamanlarına tek eğlence olarak bilgisayar eklendiğinde, keyifli bir okuma rutini oluşturmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Bazen de bazı çocuklar kendi zevkine hitap eden kitaplara ulaşamıyor. Ekonomik sebepler de bu noktada devreye giriyor. Her ne kadar okul ve belediye kütüphaneleri giderek yaygınlaşsa da kitap hâlâ birçok çocuk için harçlığın ötesinde bir maliyet anlamına geliyor.

Kitabı Sevdirmenin 5 Etkili Yöntem

Kitap okumak aslında akademik başarı için değil; empati kurabilme, hayal gücü ve kendini ifade etme becerisi için de temel bir unsurdur. Bunu bilen anne babalar “Çocuğum kitap okumuyor, ne yapmalıyım? Nereden başlamalıyım?” sorusu ile çözüm bulmaya çalışıyor. O zaman biz de soralım:

Bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek mümkün değil mi? Okuma rutinleri işe yaramaz mı?

İşte çözüm önerilerinden en etkili 5 tanesi:

(1) Okuma alışkanlığı kazandırmanın ilk yolu doğru türü bulmaktır.

Birçok aile için çocuk edebiyatı sadece klasik romanlardan ibaretmiş gibi görülüyor. Her türden okuma zevki kazandırılabilir. Çünkü pek çok farklı tür mevcut:

· Çizgi roman

· Bilim kurgu

· Macera

· Bilgilendirici kitaplar

· Grafik romanlar

Her çocuk farklı bir dünyaya merak duyar. Kimi hayvan hikâyelerini, kimiyse uzay yolculuklarını… Bu yüzden tek tür anlayışı, çocuğun ilgisini köreltebilir.

(2) Bir çocuğun okuma sevgisini büyüten şey, zorunluluk değil; seçebilme hakkıdır.

Okulda verilen kitaplar elbette ki değerlidir; ancak evde okunacak olanlar, çocuğun tercihine bağlı olursa kendisi özgür bir seçim yapmış olur.

Yetişkinler bazen faydalı olduğunu düşünerek “Bu kitap faydalı, oku!” deyip çocuğa seçim hakkı vermeyebilir. Okumak zorunluluk değil, keyif olarak görüldüğünde kalıcı bir alışkanlık oluşabilir.

(3) Okuma sevgisi, evin atmosferinde başlar.

Çocuğun kitapla özdeşleşebileceği bir ortam hazırlamak etkili olur. Yumuşak bir minder, sevdiği bir battaniye ve yanında içeceği sıcak süt bile bu alanı cazip hale getirir.

Özellikle ekran kullanım saatini gözden geçirerek günün planlamasını yapmak ve bunu birlikte uygulamaya koymak işe yarar. “Şu saatten sonra telefon yok, kitap zamanı var” demek yerine daha iyi bir yoldur. Böylece kitap okumak evdeki yaşamın doğal bir parçası, günlük rutini gibi yerleşirse kolay kanıksanır.

(4) Araştırmalar, uzun süreli zorlamaların ters etki yarattığını gösteriyor. Günlük 30 dakika okumak bir çocuk için göz korkutucu olabilir; ama 10 dakikalık kısa bir süre hem ulaşılabilir hem de sürdürülebilirdir.

Bu 10 dakika boyunca ortam sessiz, dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak olmalıdır. Küçük yaşlarda hedef süre değil; okuma deneyiminin keyifli olmasıdır. Böylece çocuk “Okumak yorucu değil, okumak rahatlatıcı” düşüncesini geliştirir.

(5) Kitap okumak sessiz bir eylem gibi görünse de aslında iletişimi güçlendirir.

Çocuğunuzla birlikte siz de okuma saatinde okuyabilirsiniz. Kitap hakkında konuşmak seçim kadar önemli. Küçük yaştaki çocuklar için eşlikçi bir anne baba veya anne babanın tonlama ve vurgu vererek okuması da kitabı çekici hale getirir.

Okuma bittikten sonra da soru sormayı deneyin:

· “Sence karakter doğru mu yaptı?”

· “Bu hikâyedeki kahramanı neye benzettin?”

· “Sen olsan nasıl davranırdın?”

Bu tür sohbetler, çocuğun hem anlama hem de ifade etme becerisini geliştirir. Aynı zamanda kitapla duygusal bir bağ kurmasına yardımcı olur.

Peki, bu çözümler gerçekten etkili mi?

Prof. Dr. Gloria Mark’ın 2023 yılında yaptığı araştırmada ekrana odaklanma süresinin 47 saniye civarına düştüğünü göstermiştir. Yani bir hikâyeyi baştan sona odaklanarak okumak, bu kuşak için giderek zorlaşıyor. Ancak aynı araştırmalar, anne baba eşliğinde yapılan okumaların da beyinde ödül sistemini aktif hâle getirdiğini ortaya koyuyor.

Kısacası evde oluşturulan okuma atmosferi, özgür seçim ve ebeveynin örnek olması halinde, kitap hâlâ güçlü bir alternatif.

Kitap Okumak Görev Olmaktan Çıkıp Keşif Olursa…

Kitaplar, meraka açılan birer kapı gibidir. O kapı bir kez aralandığında, tutku da kendiliğinden gelir ve okuma zevki zamanla yerleşir. Bugün derinlemesine okuyan pek çok insan, bu sevgiyi çocukluk yıllarında kazananlardır.

Kitap üzerine yapılan derin bir sohbetin ya da birlikte geçirilen keyifli bir okuma ortamının, çocukta kitabın anlamını dönüştüren güçlü bir etkisi vardır. Bu sürecin başlangıç noktası, her zaman yetişkinlerdir; yani bizleriz.

Türkiye’de okuma oranının yüzde 80’ini çocuklar oluşturuyor. Ancak bu oranın devam etmesi, evde sunduğumuz ortama bağlı.

Bizler ne kadar kitap okuyoruz?

Çocuğumuza nasıl bir ortam sunuyoruz?

Ve en önemlisi, biz nasıl bir modeliz?