Dinlediklerimiz yalnızca ses değildir; içimizde bir tohum gibi savrulur ve nerede filizleneceğini kestirmek çoğu zaman mümkün değildir. Bazen tek bir cümle ufkumuzu daraltır, bazen de yepyeni ufuklar açar.
Tam da bu yüzden dinlediklerimiz ruh halimizi şekillendirir. Umuda da karamsarlığa da isyana da bir şarkı sözüyle sürüklenebiliriz. O halde şu soruyu sormak kaçınılmazdır: Dinlediğimiz her şey bizi etkiler mi?
Müzik Bizi Nasıl Etkiliyor?
Nörobilim, dinlediklerimizin beynimiz üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Araştırmalar, müziğin dopamin salgısını artırdığını ortaya koyuyor. Yani müzik dinlerken keyfimizin yerine gelmesi, doğrudan mutluluk hormonunun yükselmesiyle ilgilidir.
Sinirbilimci Daniel Levitin’in tespitleri de dikkat çekicidir: Müzik kimi zaman kaygımızı azaltır, kimi zaman ise motivasyonumuzu yükseltir. Peki, bu etki yalnızca ruh halimizle sınırlı mıdır?
Elbette hayır. Müziğin taşıdığı sözler de zihnimize işler. Farkında olsak da olmasak da her söz, bakış açımız üzerinde bir iz bırakır. Bu konuda Amerikan Psikoloji Derneği’nin yayımladığı bir rapor var. Bu raporda gösteriyor ki gençlerin dinlediği müziklerin içerikleri onların sosyal davranışları üzerinde belirgin izler bırakıyor. Bilhassa şiddet ve aşırı negatif sözler içeren müzikler, öfke ve saldırganlık duygularını tetikleyebiliyor.
Aynı zamanda olumlu sözler ve umut veren besteler de anlık ruh halini etkiliyor. Daha sakin ve empatik bir kişilik gelişimini destekliyor. Yani buradan hareketle dinlediklerimiz ahlaki değerlerimiz üzerinde de iz bırakabilir diyebiliriz. Sürekli maruz kaldığımız ortamları, durumları, sözleri ve müzikleri düşünelim.
Bu noktada şu gerçeği hatırlamak gerekir: Bir insan sürekli neyle meşgulse, zamanla ona dönüşmeye başlar. İç sesimiz ne diyor? Zamanla karamsar hissetmemiz veya zamanla daha enerjik olmamızda acaba kulaklarımızdan içeri giren seslerin, gözlerimizin gördüğü imgelerin etkisi ne kadar?
Müzikle Gelen Şifa: Müzik Terapisi Osmanlı’dan Miras
Modern bilim, müziğin beyin dalgalarını düzenlediğini, kaygıyı azalttığını ve hatta ağrı eşiğini yükselttiğini ortaya koyuyor. Oysa bu yöntem yüzyıllar öncesinden beri uygulanıyordu. Osmanlı’da Darüşşifalar’da müzikle tedavi yaygın bir yöntemdi. 17. yüzyılda Anadolu’ya gelen Avrupalı seyyahlar, bu uygulamaları hayranlıkla kaydetmiştir.
Ruh hastalıklarının tedavisinde makamların özel bir yeri vardı. Rast makamının sakinleştirici, hicaz makamının ise hüznü yatıştırıcı etkileri olduğu gözlemlenirdi. Yani müzik, sadece bir sanat dalı değil; doğrudan bir şifa aracıydı.
Müziğin etkisi yalnızca hastanelerde değil; askerî alanda da kullanılmıştır. Mehter marşları askerlerin yürüyüş temposunu düzenler, motivasyonu artırır, disiplini pekiştirir ve düşmana psikolojik baskı kurardı. Yapılan araştırmalar, mehterin karşı saflarda korku ve yılgınlık hissi uyandırdığını belgelemiştir.
Benzer şekilde Çin ve Moğol orduları dev gonglarla düşman saflarında kaos etkisi yaratmaya çalışıyordu. II. Dünya Savaşı’nda ise ses dalgaları, kalabalıkları yönlendirmek ve düşmanı rahatsız etmek için kullanıldı. Günümüzde de yüksek frekanslı sesler, psikolojik harp yöntemlerinden biri olarak değerlendiriliyor.
AVM’lerde Müzik Ne Amaçla Kullanılıyor?
Son yıllarda süpermarket zincirleri ve alışveriş merkezleri, marka kimliklerini öne çıkarmak için özel müzik listeleri hazırlıyor. Mağazada dolaşırken aslında markanın kendi radyosunu dinliyoruz; bu yayın hem müzik keyfi sunuyor hem de reklam mesajları taşıyor.
Milliman’ın yaptığı araştırmalar, müzik temposunun satışlarla doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Müzik türü, ses düzeyi ve tempo, insanların duygusal durumlarını etkileyerek mağazada daha hızlı ya da daha yavaş hareket etmelerine yol açabiliyor. Bununla beraber yapılan alışveriş ve harcama da değişiyor.
Perakende deneyleri mağaza müziğinin yürüyüş temposunu bile değiştirdiğini gösteriyor. Çünkü insanlar dış ritimlere karşı kendiliğinden uyum sağlar. Bunlara kalp ritmi, nefes ve yürüyüş hızı da dâhildir. Bu yüzden mağazalarda çalan müzikler rastgele seçilmez, aksine stratejik olarak planlanır.
Müzik Deyip Geçmeyelim!
Müziğin beyin üzerindeki etkisi bugün pek çok bilimsel araştırmayla ortaya konmuş durumda. Bulgular, müziğin yalnızca ruh hâlimizi değil; düşüncelerimizi ve davranışlarımızı da doğrudan şekillendirdiğini gösteriyor. Sosyoloji alanındaki çalışmalar ise şarkıların toplumsal düşünce ve davranışlara yön vererek kimlik inşasında bile rol oynadığını ortaya koyuyor.
Psikoloji alanında yapılan araştırmalar da aynı tabloyu destekliyor. Psikolojimiz de beynimiz de kimliğimiz de kulağımıza gelen melodilerden besleniyor. Hatta APA uzun süredir medya içerikleri ve agresyon üzerine çalışmalar yürütüyor. Agresif sözlerin ve kelimelerin agresif düşünceleri hatta hisleri arttırdığını gösteren deneysel kanıtlar var.
Aslında hepimiz bunun örneklerini günlük hayatımızda görüyoruz. Yıllarca duyduğumuz reklam cümleleri ya da sloganlar aklımızdan çıkmıyor. Etrafımızdaki çocukların bile diline dolanıyor. Aynı şekilde dinlediğimiz müzikler de fark etmeden iç sesimize karışabiliyor. O yüzden rahatlıkla diyebiliriz ki dinlediğimiz her şey bizi etkiler. O yüzden bilinçli seçim yapmak, bizim elimizde.
Psikolog Gabor Maté’nin Vücudunuz Hayır Diyorsa kitabında vurguladığı gibi, insanın maruz kaldığı her mesaj ruh sağlığında iz bırakır.
Neyi Dinlediğimiz Kim Olduğumuzu Belirler
Kulaklarımız zihnimize ve ruhumuza açılan bir kapıysa, o kapıdan içeri girecekleri seçmek bizim elimizde. Dinlediğimiz her melodi, her söz bilinçaltımıza küçük izler bırakır. Zamanla bu izler duygu dünyamızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı şekillendirir. Biz sadece bir şarkının temposuyla adımladığımızı sanırken, aslında ruh hâlimiz çoktan o melodinin renklerine bürünmüştür. Bu yüzden seçtiğimiz müzikler sadece kulağımıza değil, kimliğimize de dokunur.
Bir şarkının sözleri, tekrar eden ritimleri hislerimizi besler. İş yaparken dilimize dolanan nakaratlara, fon müziğinin ahengine şaşar kalırız. Farkında olmadan içimizden yükselen bir sese dönüşebilir. Farkındalık ise bu işin anahtarıdır. Çünkü motivasyonumuzu düşüren, bizi isyana sürükleyen, umutsuzluğa sevk eden nice şarkı sözü vardır.
Doğru melodileri seçersek kendi yaşamımıza eşlik eden sağlıklı bir ritim yakalarız. Eğer seçimi başkalarına bırakırsak kimliğimizin iplerini de onlara teslim etmiş oluruz. Bu yüzden neyi dinlediğimiz, aslında kim olmak istediğimizin de bir yansımasıdır. Unutmayalım; ruhumuzun fon müziğini biz seçiyoruz.