Türkiye özelinde de durarak, bu sorunlara yönelik çözüm önerilerini de tartışıyoruz.
Genç İşsizliği: Kayıp Bir Nesil Riski
Genç işsizliği, günümüz dünyasının en önemli sosyoekonomik sorunlarından biridir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, dünya genelinde genç işsizlik oranı yetişkin işsizlik oranının oldukça üzerinde seyrediyor. Türkiye’de de tablo pek iç açıcı olarak görünmüyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri, genç işsizlik oranının genel işsizlik oranının yaklaşık iki katı olduğunu göstermektedir. Özellikle üniversite mezunu gençler arasında yaşanan işsizlik, eğitimli işsizlik olarak adlandırılan yeni bir sorunu da beraberinde getiriyor. Genç işsizliğin temel nedenleri arasında şunlar sayılabilir:
· Yapısal uyumsuzluk: Eğitim sistemiyle iş gücü piyasasının ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluk, gençlerin mezun olduklarında talep edilen becerilere sahip olamamalarına yol açmaktadır. Üniversiteler, hızla değişen iş dünyasının gerektirdiği yetkinlikleri sunmakta yetersiz kalabilmektedir.
· Yetersiz istihdam yaratma: Ekonomik büyüme yeterli istihdam yaratmadığında veya büyüme istihdam yoğun sektörlerde gerçekleşmediğinde, gençlerin iş bulma şansı azalmaktadır. Özellikle imalat sanayinin payının azalması ve hizmet sektörünün ağırlık kazanması, bazı meslek gruplarında işsizliği tetikleyebilir.
· Deneyim eksikliği: İşverenler, tecrübe arayışı içinde oldukları için yeni mezun gençlerin iş bulmaları zorlaşmaktadır. Staj ve çıraklık gibi deneyim kazanma fırsatlarının yetersizliği de bu sorunu derinleştiriyor.
· Küresel rekabet ve otomasyon: Küresel piyasalardaki rekabet ve otomasyonun artışı, düşük vasıflı işlerin azalmasına ve yüksek vasıflı işlerin daha talepkâr hale gelmesine sebep olmaktadır. Bu durum, özellikle belirli becerilere sahip olmayan gençler içiz dezavantaj yaratmaktadır.
Genç işsizlik, sadece bireylerin değil, toplumun da ekonomik ve sosyal geleceğini tehdit etmektedir. İşsiz kalan gençlerin motivasyonları düşmekte, gelecek kaygıları artmakta ve sosyal dışlanma riskiyle karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durum, toplumsal huzursuzluklara ve beyin göçüne de zemin hazırlayabilir.
Yükselen Eğitim Maliyetleri: Fırsat Eşitliğinin Önündeki Engel
Eğitim, gençlerin ekonomik geleceklerini inşa etmeleri için en temel araçlardan biridir. Ancak günümüzde eğitim maliyetleri, birçok genç için ciddi bir engel teşvik etmektedir. Özellikle yükseköğretim, artan harçlar, barınma, beslenme ve ders materyali giderleriyle birlikte önemli bir maliyet kalemi haline gelmiştir. Eğitim maliyetinin yükselmesinin nedenleri şu şekildedir:
· Artan talep: Yükseköğretime olan talebin artması, üniversitelerin kontenjanlarını ve harçlarını etkilemektedir.
· Devlet desteklerinin yetersizliği: Kamusal eğitim kurumlarına ayrılan bütçelerin yetersiz kalması, üniversiteleri kendi gelirlerini artırmaya yöneltmektedir. Bu da harçlara yansıyabilmektedir.
· Özel üniversitelerin yaygınlaşması: Özel üniversitelerin sayısının artması, genel olarak yükseköğretim maliyetlerini yukarı çekmektedir. Bu üniversiteler, genellikle daha yüksek harçlar talep etmektedir.
· Enflasyon ve kur farkları: Enflasyon ve kur dalgalanmalarının yaşandığı bir ekonomide, özellikle yurt dışı eğitim hayalleri olan gençler için eğitim maliyetleri katlanarak artmaktadır.
Yüksek eğitim maliyetleri, gençlerin ve ailelerin üzerinde ciddi bir yük oluşturmaktadır. Birçok genç, eğitimini tamamlamak için borçlanmak zorunda kalmakta, bu da mezuniyet sonrası iş bulma ve hayata atılma süreçlerini daha da zorlaştırmaktadır. Ayrıca, maliyetler nedeniyle kaliteli eğitime erişimde fırsat eşitsizliği yaşanmakta, dezavantajlı grupların eğitimden yeterince faydalanamaması riski ortaya çıkmaktadır. Bu durum, sosyal hareketliliği kısıtlayarak toplumsal kutuplaşmayı derinleştirebilir.
Ekonomik Beklentiler: Belirsizlik ve Umut Arasındaki Salınım
Günümüz gençliği, ekonomik geleceğe dair belirsizliklerle dolu bir ortamda yaşamaktadır. Küresel ekonomik krizler, jeopolitik gerilimler gibi faktörler gençlerin uzun vadeli planlar yapmasını zorlaştırmaktadır. Ancak bu belirsizlik ortamında bile, gençlerin ekonomik beklentileri çeşitlilik göstermektedir. Gençlerin ekonomik beklentilerini etkileyen unsurlar şunlardır:
· Küresel dinamikler: Teknolojik gelişmeler, yapay zekâ, otomasyon gibi faktörler bazı iş kollarını tehdit ederken, yeni iş fırsatları da yaratmaktadır. Gençler, bu değişimlere uyum sağlamak ve yeni beceriler edinmek zorunda olduklarını bilmektedirler.
· Ülke ekonomisinin durumu: Türkiye ekonomisinin genel durumu, enflasyon, büyüme hızı, işsizlik oranları gibi makroekonomik göstergeler, gençlerin gelecek beklentilerini doğrudan etkilemektedir. Yüksek enflasyon ve yaşam pahalılığı, gençlerin alım süreçlerini düşürmekte ve gelecek kaygılarını artırmaktadır.
· Kişisel yetenekler ve fırsatlar: Her gencin sahip olduğu yetenekler, eğitim düzey, sosyal çevresi ve kişisel girişimcilik ruhu, ekonomik beklentilerini şekillendirmektedir. Yenilikçi ve girişimci gençler, belirsizlik ortamında bile yeni fırsatlar yaratma potansiyeline sahiptir.
· Dijitalleşmenin rolü: Dijitalleşme, gençlerin iş bulma, kariyer geliştirme ve ek gelir elde etme yollarını değiştirmektedir. Uzaktan çalışma, serbest çalışma (freelancing) gibi modeller, gençlere esneklik ve yeni kazanç kapıları sunmaktadır.
Bir yandan, birçok genç kendi işini kurma, piyasalarla rekabet etme veya dijital platformlar aracılığıyla gelir elde etme gibi alternatif yolara yönelmektedir. Diğer yandan, geleneksel kariyer yollarına bağımlı olan ve yeterli beceriye sahip olmayan gençler için beklentiler daha karamsar olabilmektedir. Gençler arasında yurt dışına gitme eğiliminin artması, mevcut ekonomik beklentilerin yetersizliğinin bir göstergesidir.
Çözüm Önerileri ve Geleceğe Yönelik Adımlar
Gençlerin ekonomik geleceğini güvence altına almak ve onların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmelerini sağlamak için kapsamlı ve koordineli politikalar gerekmektedir. Bu politikalar hem devlet, hem iş dünyası, hem de eğitim kurumları tarafından desteklenmelidir. Gençlerin ekonomik geleceğini güvence altına almak için çözüm önerileri şu şekildedir:
· Eğitim sisteminin dönüşümü: İş gücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap verebilen, esnek ve dinamik bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır.
· Aktif istihdam politikaları Genç işsizliği azaltmaya yönelik hedef odaklı istihdam teşvikleri ve programları uygulanmalıdır. Özellikle genç girişimciliği destekleyici hibe ve kredi programları artırılmalı, gençlerin kendi işlerini kurmaları teşvik edilmelidir. Gençlere yönelik kariyer danışmanlığı hizmetleri artırılmalıdır.
· Eğitim maliyetlerinin azaltılması ve erişilebilirliğinin artırılması: Devlet, kamusal eğitim kurumlarına daha fazla kaynak ayırmalı, harçları makul seviyede tutmalı veya kademli olarak kaldırmalıdır. Burs ve kredi imkânları artırılmalı, ihtiyaç sahibi gençlerin kaliteli eğitime erişimi güvence altına alınmalıdır.
· Dijitalleşme ve girişimciliğin desteklenmesi: Gençlerin dijital becerilerini geliştirmeye yönelik eğitimler yaygınlaştırılmalı, kodlama, yapay zekâ, veri analizi gibi alanlarda uzmanlaşmaları teşvik edilmelidir.
· Sosyal diyalog ve katılım: Gençlerin sorunlarına yönelik politikaların oluşturulmasında onların görüşleri alınmalıdır ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapılmalıdır. Gençlerin karar alma süreçlerine katılımları teşvik edilmelidir.
Gençlerin ekonomik geleceği, sadece onların değil, aynı zamanda toplumun ve ülkenin geleceğidir. İşsizlik, yüksek eğitim maliyetleri ve ekonomik belirsizlikler, gençlerin umutlarını törpüleyebilir ve potansiyellerini kısıtlayabilir. Ancak bu sorunlar karşısında umutsuzluğa düşmek yerine kararlı ve kapsayıcı çözümler üretmek mümkündür. Asla unutulmamalıdır ki, gençlere yapılan her yatırım, geleceğe yapılan en değerli yatırımdır. Gençlerin ekonomik beklentilerini yükseltmek, onlara güven vermek gerekmektedir.