Peki, bu griliğin bize söylediği bir şey olabilir mi?
Acaba sadece gökyüzü mü bulutlandı yoksa ruhumuz da mı mevsimle birlikte bir dönüşümden geçiyor?
Düşük Işık ve Serotonin Etkisi
Kış mevsimiyle birlikte gökyüzündeki gri bulutlar, kimyasal dengemizi etkileyebiliyor. Gün ışığı azaldığında mutluluk hormonu olan serotonin ve uyku hormonu olan melatonin arasındaki denge değişiyor. Yapılan araştırmalar, kış mevsiminde serotonin emiliminin hızlı olduğunu, bunun da duygusal hassasiyet ve depresif ruh hali eğilimini artırdığını gösteriyor.
Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu (SAD) kavramını ilk kez kullanan psikiyatrist Dr. Norman E. Rosenthal, “Kış ayları geldiğinde kişide kronik yorgunluk görülebilir. Çünkü karanlığın uzaması, melatonin salınımını uzatır. Bu da sürekli uykulu ve enerjisiz hissetmeye yol açar” der.
Bu biyolojik değişimle birlikte enerjimizin düşmesi son derece doğal.
Güneşin azalmasıyla birlikte ruh halinin değişmesi, daha fazla karbonhidrat yeme isteğinin artması, hatta sosyal ortamlardan uzak kalmak istemek sıkça görülebilir. Uzmanların bu dönemdeki en temel tavsiyesi, D vitamini seviyesine baktırmak ve gerektiğinde doktor kontrolünde takviye almaktır. Çünkü bazen yorgunluk, yalnızca duygusal değil; fizyolojik bir sinyaldir.
Ama havalar üzerimizde etkili olsa da iç enerjimizi korumak bizim elimizde!
Kış Mevsiminde Enerji Düşüklüğünün Altında Ne Yatıyor?
Kış mevsimiyle beraber ruh halimiz değişiyor. Özellikle hem fiziksel hem de psikolojik olarak etkileniyoruz. Güneş ışığı azaldığında D vitamini sentezi azalıyor. Bu da ruh halimizi hem de bağışıklığımızı etkiliyor.
Sabahları hava geç aydınlandığı için biyolojik ritmimiz de bozuluyor. Güne başlama sinyali gecikiyor, bu da sabahları uyanmayı ve motive olmayı güçleştiriyor. Buna bir de hareketsiz yaşam tarzı eklenince kan dolaşımı yavaşlıyor; dolayısıyla enerji seviyemiz daha da düşüyor.
Beslenme alışkanlıklarımız da bu tabloyu derinleştirebiliyor. Güneşin azaldığı günlerde karbonhidrat ve şeker isteği artıyor; kan şekeri dalgalanmaları da halsizlik ve odaklanma sorunlarına yol açabiliyor. Kısacası, kış aylarında düşen enerji yalnızca havayla değil; ışık, beslenme, uyku ve hareket düzeniyle yakından ilişkili.
Kasvetli Günlerde Enerjimiz Nasıl Yükselir?
Enerjimizi yükseltmek için yapabileceğimiz şeyler var elbette. Mesela bulunduğumuz ortamı doğal ışıkla aydınlatmaya çalışmak. Sabah kalkar kalkmaz perdeyi aralayıp gün ışığının içeri girmesine izin vermek bile etkiyi değiştiriyor.
Düzenli olarak egzersiz yapmaya gayret etmek en güçlü destekçilerden biri. Bunun için uzmanların en önemli tavsiyesi hafif tempolu yürüyüş. Çünkü serotonin seviyesini artırmak moral üzerinde doğrudan etki bırakıyor.
Kasvetli günlerde insan içe kapanma eğiliminde olabilir ama arkadaşlarla vakit geçirmek ve kahve eşliğinde kısa bir sohbet etmek bile ruh halini yenileyebilir.
Küçük rutinler de moralimizi besler. Günlük plan yapmak, bir hedef belirlemek veya minik başarıları fark etmek zihinsel olarak canlandırıcıdır. Beslenme ve uyku düzenine dikkat etmek de kış halsizliğiyle başa çıkmanın en iyi yollarından biri. Bol su içmek, dengeli bir kahvaltı yapmak, gün içinde kafein tüketimini sınırlamak ve belli saatlerde yatıp kalkmak biyolojik ritmin yeniden dengelenmesine yardımcı olur.
Bunların yanı sıra gün ışığında kısa bir yürüyüşe çıkmak, sevdiğimiz bir kitabı okumak gün içi rahatlatıcı etkiye sahip.
Kış Mevsiminin Aslında Bize Fısıldadıkları
Kış mevsimi aslında tıpkı bir misafir gibi gelip geçiyor. Her dökülen yaprak gibi biriken yılın yorgunluğu da bu mevsimde dökülür… O yüzden belki de son zamanlarda fonda çalan “Bir yaprak daha düştü bak yine dalından, bir sayfa daha kapandı bu ömür kitabında” bizi derinden etkiliyor. Ne dersiniz?
Mevsimsel geçişler, kâinatın olduğu kadar insanın da dönüşüm süreci gibi. Gökyüzü grileşir, ağaçlar yapraklarını döker; ama bu döngü, toprağın yeniden canlanması için bir hazırlıktır. İnsan da kâinatın bir parçası olarak bu döngüye dâhildir.
Belki de kış bize yavaşlamayı, içe dönmeyi, kendimizi dinlemeyi öğretir.
Kimi zaman dışarıdaki sessizlik, içimizdeki sesleri daha net duymamızı sağlar. Bu nedenle kasvetli günleri sadece karamsarlıkla değil; yenilenme fırsatı olarak da görebiliriz.
Bir fincan sıcak çayın buğusu, battaniye altındaki bir film keyfi, pencerenin önünde yağan yağmuru tefekkür etmek… Huzur büyük parıltılarda değil; bu küçük anların şükrü içinde saklıdır. Belki de kışın en derin manası, insanı kendi iç âlemine çağırmasıdır.
Çünkü dışarıda tabiat sükûnete bürünürken insanın iç dünyasında bir tefekkür başlar. Gri gökyüzü, insanın kalp aynasında kendi varlığını seyretmesine vesile olur. Çünkü insana her mevsim bir ders, her hal bir öğretmendir.
Kış, insana sanki durmayı fısıldar. Durmak, modern hayatın bize fısıldadığı bir şeyleri kaçırma değil; belki fark etmeye başlamaktır. Sessizlikte insan, kendi yaratılışındaki ince hikmetleri idrak eder.
Soğuk hava, donmuş toprak, çıplak dallar... Hepsi bize bir şey söyler aslında:
Hayatın görünen kısmı bazen uykuya çekilse de görünmeyen tarafta bir hazırlık, bir diriliş vardır. Tıpkı insan ruhunun da zorluk ve sessizlik zamanlarında derinleşmesi gibi.
Kış, dışarıda hayatı yavaşlatırken içimizdeki maneviyatı çoğaltır. Her kar tanesi, sanki bize bir hatırlatma gibidir: saflaşmak, arınmak, yeniden başlamak... Belki bu yüzden kış ayları, en çok düşünmeye, şükretmeye ve iç dünyamızı onarmaya vesile olur.
Kışın bu hali bahar için bir hazırlıktır. Belki de dış dünyanın bu buğusu, insanın iç dünyasının aydınlanması için bir şeyler fısıldıyordur. Çünkü kâinatta hiçbir şey sebepsiz değildir; her fırtına, her sessizlik, her soğuk nefes, insanın ruhuna bir işaret taşır.
Güneş bulutların ardında kaybolduğunda, insan bilir ki o hâlâ oradadır. Şaşmayan bir düzen, dünya için işler. Bunu idrak ancak insan yavaşladığında ortaya çıkar. İşte kışın getirdiği bu yavaş tempo, aslında insana şunu hatırlatır:
Doğa dinlenir, toprak hazırlanır, güneş geri dönmek üzere uzaklaşır. Biz de kendimize izin verirsek baharla birlikte yeniden canlanacak enerjimizi koruyabiliriz.
Her mevsim gibi kış da bir ders mevsimidir ve o dersin konusu, insanın kendi kemalat yolculuğudur. Kâinat uykuya dalmışken izin verelim kalbimiz uyansın!