Ülkemiz binlerce yıllık tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Farklı medeniyetlerin topraklarımızda yaşaması da bizlere her alanda zengin bir birikim sunmuştur. Mimari veya sanat alanında olduğu gibi yemek alanında da zengin bir mutfağa sahip olmamız da nesilden nesile aktarılan bir zenginliktir.
Bazı kokular vardır ki bizi bir anda başka zamanlara götürür. Bir tencere sarma kokusu bayram sabahlarına, bir tepsi börek anneanne evine veya bir kase çorba annenin o huzurlu sesine… Bunlar sadece bir yemek değil aynı zamanda bir hatıra, özlem veya hasrettir. Ülkemizin dört bir tarafı farklı yemek çeşitleriyle adete bir açık hava sofrası gibidir.
Ege, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu veya İç Anadolu fark etmeden her bir bölgenin kendine ait yöresel lezzetleri bulunur. Bu yöresel lezzetler sadece damak tadımızı değil kültürel kimliğimizi de yansıtır. Yemekler ait oldukları yörenin iklimi, tarihi, yaşam tarzı ve gelenekleri gibi o bölgeyle ilgili izleri de taşır. Her bölge kendine ait bir sofra kurar. Zengin bir mutfak kültürüne sahip olmamız Anadolu topraklarının bizlere sunduğu ayrıcalıklardan bir tanesidir. Her damak zevkine uygun lezzetlerin olduğu ülkemiz mutfağı yabancı mutfaklar arasından da öne çıkar.
Geleneksel lezzetler nesilden nesile aktarılan bir kültürel metindir. Ağızdan ağıza ve elden ele aktarılan geleneksel yemekler modern yaşam şartlarında yerini pratik çözümlere bıraksa da hala önemini korumaya devam ediyor. Çünkü özel günler başta olmak üzere bazı günlerde hala geleneksel lezzetler masalarda yerini alıyor. Geleneksel lezzetlerimiz ülkemizde olduğu kadar yurt dışında da önemli bir konumda bulunuyor. Sarma, baklava, keşkek veya mantı gibi lezzetler yurt dışında kültürel mirasımızı yaşatan temsilcilerden bazılarıdır. Gelin birlikte farklı geleneksel lezzetlerimize, yemeklerin kültürel rolü ve sanattaki yeri gibi konulara beraber bakalım.
Geleneksel Yemeklerin Kültürel Rolü
Yemekler beslenmemizi sağlayan öğünler gibi gözükse de özellikle geleneksel yemekler daha derin anlamlar taşır. Çünkü geleneksel yemekler aslında kültürün, kimliğin, geçmişin ve geleceğinde aynasıdır. Sessiz ve güçlü bir kültürel dil olan geleneksel yemekler kuşaktan kuşağa aktarılan bir bağdır. Bölge veya şehir fark etmeksizin hangi masaya oturulursa oturulsun o masalarda tarih ve değerler hakkında da bilgi edinilir. Düğün yemeklerinde keşkek, cenazede helva, bayram günlerinde sarma veya baklava gibi çeşitler inançların ve değerlerinde yansıtıldığını gösterir. Özel günlerde hazırlanan yemekler damakları doyurduğu kadar ruhları da doyurur.
Geleneksel Yemeklerde Bölgesel Çeşitlilik
Her bir bölgenin kendine ayrı bir damak lezzeti bulunur. Farklı bölgelerimizde öne çıkan çeşitli geleneksel lezzetleri inceleyelim.
· Karadeniz: Karadeniz Bölgesi zengin ve özgün mutfağa sahiptir. Yeşilliği, doğası, dağları ve deniziyle öne çıkan bu bölge doğasından aldığı ilhamı yemeklerine de yansıtır. Hamsi, kara lahana, Anzer balı ve Laz böreği gibi çeşitler bu bölgenin öne çıkan lezzetlerindendir.
· Ege: Ege hafif ve sağlıklı yemekleriyle öne çıkan bir bölgedir. Bu bölge daha çok doğal otlar, deniz ürünleri ve sebze yemekleri ile meşhurdur. Kabak çiçeği dolması, zeytinyağlı bakla, deniz börülcesi, enginar dolması ve zerde bu bölgenin öne çıkan geleneksel lezzetlerinden bazılarıdır.
· Akdeniz: Akdeniz Bölgesi sıcak iklimi ve zengin tarım ürünleri ile renkli ve çeşitli bir menüye sahiptir. Zeytinyağlılar, tantuni, Adana kebabı, ciğer ve deniz mahsulleri Akdeniz Bölgesinin meşhur geleneksel lezzetlerinden bazılarıdır.
· İç Anadolu: Köklü bir tarım ve hayvancılığa sahip olan İç Anadolu’nun özellikleri mutfak lezzetlerine de yansımıştır. Mantı, etli ekmek, pastırma, testi kebabı, keşkek ve yahni gibi çeşitler İç Anadolu’nun geleneksel lezzetleri denilince akla gelen çeşitlerden bazılarıdır.
· Marmara: Coğrafi konumu ve kültürel çeşitliliğiyle de öne çıkan Marmara Bölgesi zengin mutfaklardan birisidir. Tavuklu mantı, tirit, kestane şekeri, iskender kebap ve İnegöl köftesi bölgenin öne çıkan yöresel lezzetlerindendir.
· Doğu Anadolu: Yüksek ve sert iklim bölgelerinden birisi olan Doğu Anadolu besleyici ve dayanıklı mutfağıyla öne çıkar. Cağ kebabı, içli köfte, otlu peynir, ayran aşı çorbası, kete ve kuzu tandır gibi çeşitler Doğu Anadolu Bölgesinin öne çıkan meşhur lezzetlerinden bazılarıdır.
· Güneydoğu Anadolu : Zengin ve karakteristik bir mutfağa sahip olan Güneydoğu Anadolu bölgesi baharatlı, etli ve bol malzemeli yemeklere sahiptir. Lahmacun, kebap çeşitleri, çiğ köfte, içli köfte ve katmer gibi çeşitler bölgenin öne çıkan lezzetlerinden bazılarıdır.
Yemek ve Sanat İlişkisi
Yemek ve sanat arasında da ilişki vardır. Yemek edebiyat, müzik veya sinema gibi alanlarda kendine yer bulmuştur. Sanat ve insanoğlu bugüne kadar hep iç içe yaşamıştır. Sanat çeşitli formlarda karşımıza çıkar. Bazen bir nota bazen bir tablo veya bazen de bir yemek masasıyla… Sanatın farklı dallarında yemek kültürünü birçok kez gördük. Yeşilçam filmlerinin kalabalık yemek sofralarında, yazarların masalsı romanlarının sayfalarında, bir tabloda veya halk müziğinin uzun bir ezgisinde yemeklerin dokunuşlarını görebiliriz. Fotoğrafçılık alanında da yemek kültürünün izlerini görebiliriz. Özellikle sosyal medya çağı yemeğin estetik bir nesne olarak yeniden yorumlanmasına yol açmıştır.
Geleneksel Yemeklerin Günümüzdeki Yeri
Yaşadığımız modern çağın getirdikleri artık daha pratik yemeklerin popüler olmasını sağlamıştır. Özellikle genç kuşak arasında paketli hazır gıdalar daha çok tercih edilmektedir. Yemek yapmakla vakit kaybetmek istemeyen kişiler daha pratik çözümlere yönelir. Her ne kadar hazır gıdalar öne çıkmaya başlasa da geleneksel lezzetler tekrar önem kazanmaya başladı diyebiliriz. Geleneksel lezzetlerin doğru bir şekilde korunup aktarılması gerekir. Çünkü geleneksel lezzetler kültürel mirasında kaynağı olarak varlığını sürdürür.
Lezzetli yemeklerimizin ülkemizde olduğu kadar yurt dışında da hayranları bulunur. Bu yüzden geleneksel lezzetlerimizin hem ülke içinde hem de yurt dışında tanıtımlarının giderek artırılması gerekir. Bu konuda geleneksel yemek festivalleri ve etkinlikleri gibi organizasyonlar düzenlenmelidir. Yeni nesilde bu konu hakkında bilinçlendirilmelidir. Bu konuda bireyler, sivil veya resmi kurumlar beraber hareket etmelidir. Çünkü eğer bir yemek unutulursa ve kaybolursa sadece bir tarif kaybolmaz. Aynı zamanda da bir yaşam biçimi, inanç, değer ve hafızada kaybolur.