Aralık ayı her yıl aynı derinliği, aynı serinliği ve aynı iç çağrıyı taşır. Bu çağrı Konya’nın sokaklarında artık gelenekselleşmiş bir ritme dönüşür. Konya’da 7-17 Aralık tarihleri arasında gerçekleşen Hazreti Mevlana’yı Anma ve Şeb-i Arus törenleri yalnızca bir takvim işareti değil; kültürümüzün en güçlü manevi damarlarından birinin yeniden görünür olduğu bir dönemdir de.
Bu tarihlerde binlerce insan Konya’ya akın eder. Bunun sebebi sadece bir sema gösterisi izlemek değildir aynı zamanda bu törenler hem köklü bir geleneği yaşatır hem de Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin öğretilerini hatırlatır. Peki, Hz. Mevlana’nın hayatı, eserleri ve çağımızdaki karşılığı nedir? Şeb-i Arus’u anlamak için ilk önce Mevlana’nın yolculuğuna bakmak gerekir.
Mevlana’nın Hayatı
Mevlana 30 Eylül 1207’de Belh şehrinde doğdu. Babası dönemin saygın din alimlerinden Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled ve annesi ise Belh Emiri’nin kızı Mümine Hatun’du. Moğol istilası tehlikesi ve siyasi karışıklıklar nedeniyle aile Belh’ten ayrıldı. Ailenin ilk durakları Nişabur oldu. Burada ünlü mutasavvıf Feridüddin Attar küçük yaştaki Mevlana’nın zekasını ve kabiliyetini fark ederek ona büyük ilgi gösterdi. Daha sonra ise aile Bağdat ve Küfe üzerinden hac görevini yerine getirdi. Dönüşte aile Şam’a uğradılar ve ardından Malatya, Erzincan, Sivas, Kayseri ve Niğde yoluyla Karaman’a yerleştiler.
Mevlana ve ailesi 1222’den 1229’a kadar Karaman’da kaldı. Mevlana 1225 yılında Gevher Hatun ile evlendi ve bu evlilikten iki oğlu dünyaya geldi. Gevher Hatun’un vefatı üzerine Mevlana Kerra Hatun ile ikinci evliliğini yaptı ve bu evlilikten de üç çocuğu oldu. O dönemde Anadolu Selçuklu Devleti en parlak dönemini yaşıyordu ve merkezi Konya’ydı. Sultan Alaeddin Keykubad Mevlana ve ailesini Konya’ya davet etti. Aile 3 Mayıs 1228’de Konya’ya yerleşti. Selçuklu sultanı onları büyük bir törenle karşıladı.
1231 yılında Bahaeddin Veled vefat etti. Mezar yeri olarak Selçuklu Sarayı’nın Gül Bahçesi seçildi ve bugün Mevlana Dergahı olarak bilinen yere defnedildi. Babasının ölümünden sonra onun talebeleri bu kez Mevlana’nın etrafında toplandı. Mevlana kısa sürede büyük bir ilim adamı olarak tanındı. İplikçi Medresesi’nde verdiği vaazlar halkın yoğun ilgisini çekiyordu.
Mevlana’nın hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri 15 Kasım 1244’te Şems-i Tebrizi ile karşılaşması oldu. Mevlana Şems’in derin bilgeliğinden etkilendi. Ancak bu manevi birliktelik uzun sürmedi ve Şems’in ani bir şekilde ölmesi Mevlana’yı derinden sarstı ve uzun bir süre inzivaya çekilmesine neden oldu. Daha sonra Selahaddin Zerkubi ve Hüsameddin Çelebi, Mevlana’nın yanında yer alarak onun manevi çalışmalarına destek oldular.
Mevlana yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleriyle özetledi. 17 Aralık 1273’te vefat etti. Cenaze namazını vasiyeti üzerine Sadreddin Konevi kıldıracaktı fakat üzüntüden bayılınca namazı Kadı Sıraceddin kıldırdı. Mevlana ardında asırlar boyunca süren sevgi, hoşgörü ve hikmet dolu bir miras bıraktı.
Mevlana’nın Öğretilerinin Manevi Etkisi
Mevlana’nın yüzyıllar önceci söylediği “Gel, ne olursan ol yine gel” sözü bugün hala insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu çağrılardan birisidir. Bu davet kapının herkese açık olduğunu söyler. O, insanın kendi içindeki kırgınlıkları, eksiklikleri ve yaralarıyla birlikte kabul edildiğini hatırlatır. Mevlana’nın öğretisi mezhebi, inancı, dili ve rengi aşan bir kapsayıcılığa sahiptir. Bu yüzden Mevlana’nın sözleri sadece Müslüman coğrafyalarda değil dünyanın dört bir yanında karşılık bulur.
Modern zamanın karmaşasında sıkışan insan kendini tanımaya ve anlamaya hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyar. İşte tam bu noktada Mevlana’nın öğretileri bir sığınak haline gelir. Çünkü Mevlana insanın dış dünyayla değil kendi içindeki hakikatle barışması gerektiğini anlatır. Onun dizelerinde herkes kendinden bir şeyler bulur: Kayboluşu, arayışı, sevgiyi, kırılmayı…
Bugün pek çok kişi yaşamın koşuşturmacası içerisinde yönünü kaybettiğinde Mevlana’nın sözlerine sarılır. Çünkü bu sözler sadece öğüt vermez aynı zamanda insanın kalbine de dokunur ve onu olduğundan daha iyi bir insana dönüştürmeye çağırır. Kişiye kendini affetmeyi, başkasını anlamayı ve öfkenin yerine sevgiyi koymayı öğretir. Kısaca Mevlana’nın öğretileri geçmişte olduğu gibi bugünün gerçekliğine de seslenir. Onun ışığı modern yaşamın karanlığında yol bulmaya çalışan herkes için hala en güçlü rehberlerdendir.
Mevlana Neden Hala Bu Kadar Etkili?
Modern dünyanın hızına sıkışmış olan insan yoğun stresle mücadele ederken diğer yandan da büyük bir anlam boşluğuyla karşı karşıya kalır. Mevlana’nın da bugün yeniden güç kazanmasının nedeni de tam da bu noktada ortaya çıkar: o karmaşanın ortasında sakinleştirici bir dil sunar. Ayrılıkların çoğaldığı ve kelimelerin sertleştiği günümüzde O’nun bütünleştirici çağrısı insana nefes aldırır. Mevlana sadece tasavvuf dünyasında değil kişisel gelişim kitaplarında, psikolojik danışmanlık yaklaşımlarında ve hatta modern felsefi tartışmalarında bile sıkça örnek verilen önemli bir figürdür. Artık Mevlana’nın düşünceleri sınırları aşan küresel bir kültür ikonudur. Mevlana sözlerini zamana değil insana yazdığını da böylece hatırlatmış oluyor.
Şeb-i Arus Törenleri
Mevlana ölümü bir son değil de Allah’a kavuşmanın başlangıcı olarak görüyordu. Bu yüzden vefat gününü bir ayrılık değil, ilahi aşkla birleşmenin sevinci anlamına gelen “Şeb-i Arus” yani düğün gecesi olarak adlandırıyordu. Mevlana sevenlerinden ardından yas tutmak yerine bu kavuşmayı huzurla anmalarını istiyordu. İşte bu huzurlu anmada her yıl 7-17 Aralık döneminde gerçekleştirilmektedir.
Konya’da düzenlenen Şeb-i Arus törenleri Mevlana’nın ölümünü ilahi aşkla yeniden doğuş olarak görmesinden doğan bir anma geleneğidir. “Düğün gecesi” anlamına gelen bu özel gün, hoşgörü, sevgi, yardımseverlik ve şefkati temsil eder. Törenler Mevlâna Kültür Merkezi’nde yapılan sema gösterileriyle başlar ve konferanslar, şiir dinletileri, sergiler, tiyatrolar ve çeşitli kültürel etkinliklerle devam eder. Konya, bu süreçte şehri bütünüyle kapsayan bir hazırlık yapar. Şeb-i Arus’un temel amacı Mevlana’nın düşüncesini daha derin anlamak, mesajlarını yaşatmak ve onun manevi mirasına ışık tutmaktır.
Her yıl düzenlenen Şeb-i Arus törenleri insanın kendine dönüşünü, sevginin birleştiriciliğini, kültürün ve sanatın iyileştirici gücünü aynı sahnede buluşturan nadir etkinliklerden biridir. Bu yıl Mevlana'nın 752. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri Konya’ya akın edecek binlerce insanı içsel bir yolculuğa ve zamansız bir buluşmaya tanık edecektir.