Süper Lig’de zirvedeki yalnızları oynayan Galatasaray ve Fenerbahçe, bir Avrupa Ligi mücadelesini daha geride bıraktı. Baktığımızda iki takımında bu günlere kadar oldukça zorlanarak geldiklerini görüyoruz. Bütün harcamalara, dev bonservisli transferlere, sponsorluk anlaşmalarına, büyük taraftar desteğine ve Şampiyonlar Ligi düşünülerek tasarlanmış kadro mühendisliğine rağmen net bir başarısızlık göze çarpıyor.
Tabi bu başarısızlık hepinizin malumu olduğundan bu durumu hızla geçelim isterseniz. Şampiyonlar Ligi yeni formatına adını yazdırmaya nefesi yetmeyen iki güzide kulübümüz, bu başarısızlıklarını telafi etmek amacı ile nispeten daha denk takımların yarıştığı Avrupa Ligi arenasında boy göstermeye başladı.
Avrupa Fatihi Nerede?
Ligde son iki sezona adeta ambargo koyan sarı-kırmızılı takım, bu senede bu başarısını namağlup olarak sürdürmeye devam ediyor. Türkiye Futbol Ligi özelinde 24 şampiyonluğu bulunan Aslan, bir şampiyonluk sonra 5. yıldızı armasına takarak yeni bir rekora imza atmış olacak. İçerideki tüm bu başarılara rağmen dış dünyadan bir hayli kopuk kalan Galatasaray, taraftarlarının uluslararası arenada alışkın olduğu başarıları bir türlü gerçekleştiremiyor.
Avrupa arenasında başarıdan çok uzak olan sarı-kırmızılı camia kuruluş amacını unutmuş gibi duruyor. Hatırlayın, Galatasaray’ın efsanesi ve kurucu ismi Metin Oktay diyordu ki; "Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." Peki ya bu maksat hâsıl oluyor mu? Yoksa fanatik bir Galatasaray taraftarı arkadaşımın maç sonunda oluşan sinir harbi ile dediği gibi ‘’Maksadımız değişti, yeni maksadımız sadece Türk olan takımları yenmek galiba.’’ Sözüne mi yanalım.
Müzede 2 Avrupa Kupası
Galatasaray tarihi boyunca Türkiye’nin Avrupa kupalarında mücadele veren en başarılı takımı olmuştur. Avrupa arenasında verdiği bu sağlam mücadelenin bir sonucu ve kuruluş amacına uygun olarak, iki kez kupa kazanma başarısını göstermiştir. Avrupa Fatihi ilk kupasına teknik direktör Fatih Terim bünyesinde kavuşmuştu. Hatırlayacağınız üzere 1999-2000 sezonunda dönemin durdurulamayan İngiliz takımı Arsenal’ı mağlup ederek UEFA Kupası’nı müzesine götürmüştü.
O dönemin kadrosu bu muazzam başarıdan dolayı, dünyanın dört bir yanına transfer olmuş ve bu başarı ileride Türk Milli Takım başarılarının da anahtarı olmuştu. Ardından yeni teknik adam Mircea Lucescu önderliğinde ‘’Los Galakticos’’ diye adlandırılan İspanyol devi Real Madrid karşısında üstünlük kurarak, Avrupa’nın en özel kupalarından olan UEFA Süper Kupa’nın sahibi olmayı bilmişti. Tüm bunlar öylesine ve belli bir zamanı kapsayan başarılar değildi. Avrupa Fatihi, Avrupa arenasına çıktığında her dönem heyecan oluşturmaya ve ligde gösterdiğinden çok daha üstün bir performans göstermeye devam etti.
Galatasaray’a gönül vermiş nesiller hep bu bilinçle büyüyerek, heyecan dolu maçlar izledi. Aslan Kral, Avrupa Liglerinde son 16, çeyrek final ve yarı final gibi durumları alışkanlık haline getirdi. Gösterdiği görkemli performansla, özellikle büyük takımların korkulu rüyası olmayı başardı. Bu sırada Real Madrid, Milan, Barcelona, Liverpool, Arsenal, Juventus ve Paris Saint-Germain gibi ülkelerinin en büyük takımlarının sırtını yere getirmeyi bildi. Tüm bu geçmişe bir sünger çekmiş gibi duran sarı-kırmızılı ekip, AZ Alkmaar karşısında adeta tel tel döküldü.
Kafasında mevcutta var olan Süper Lig mücadelesi oldukça belli olan Okan Buruk, Avrupa sınavı konusunda bir kez daha sınıfta kaldı. Young Boys mağlubiyeti ile başlayan Avrupa serüveni, yine kadro kalitesi ve takım bütçesi açısından denk olmayan Az Alkmaar tarafından sona ermiş oldu. Tüm sezonlarda Galatasaray’ın başında çıktığı 26 Avrupa müsabakasından sadece 10 galibiyet alabilen Okan Buruk, bu sezonda Avrupa Ligi mücadelesine erken veda etmiş oldu.
Victor Osimhen Hırsına Ne Oldu?
Az Alkmaar maçında çok büyük sıkıntılar yaşayan Galatasaray, rakip takımdan iki maçta toplam 6 gol yemiş oldu. Kaleci Günay’ın muazzam performansı sayesinde farklı mağlubiyetten kurtulan sarı-kırmızılı takım, Alkmaar’lı oyuncuların adeta iki kişilik oynayışlarına bir türlü engel olamadı. Rakibin ara pasları, hızlı ve akıcı oyunu, rakibi baskı altına alan tertipleri karşısında Galatasaray’ın elindeki tek gerçek Osimhen tarafından ortaya koyulan müthiş hırs oldu.
Nijeryalı milli futbolcu Victor Osimhen golü ve bitmek bilmeyen inadı ile takımı diri tutmak için oldukça uğraştı. Rakibin teknik kabiliyeti ve fiziksel üstünlüğüne inatçı cevaplar veren yıldız futbolcu, sahada basmadık yer bırakmadı diyebiliriz. Fakat takımın geri kalanının ona ayak uydurmaktan oldukça uzak olduğu da hepinizin malumu. Esas soru ise şu, Osimhen’in bu inadı ve hırsı derbiyi almaya yeter mi?
Fenerbahçe'de Derbi Öncesi Avrupa Ligi İlacı
Fenerbahçe ilk maçta 3-0 yendiği Anderlecht karşısında sürprize izin vermedi ve geriye düştüğü maçtan 2-2 berabere ayrılarak, tur biletini kapmış oldu. Defans hattındaki eksiklikleri devam eden sarı-lacivertli takımın tecrübeli teknik patronu Jose Mourinho, işi şansa bırakmadan elindeki en iyi kadro ile takımını maça çıkardı. Şimdi gözler ezeli rakiple bu oynanacak olan bu haftaki düelloya geldi, taraftarın turla gelen sevincinin derbi mücadelesine nasıl yansıyacağı ise merak konusu.
Takımın yeni transferlerinin iyice alışması ve Mourinho’nun Avrupa kupalarındaki bu seviyelere oldukça alışık olması gibi durumlar, gelecek acısından içimizi ısıtmaya yetiyor. Doğru bir oyun ve taktik bilinci ile Fenerbahçe tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir Avrupa başarısını elde edebilir gibi gözüküyor. Özellikle Anderson Talisca gibi teknik kabiliyeti yüksek bir oyuncunun, bir sonraki turlar için takıma çok farklı bir hava katacağı aşikâr.
Fenerbahçe’nin İpleri Kendi Elinde
Özellikle Ligin ilk yarısında Galatasaray ve Beşiktaş karşısında alınan beklenmedik mağlubiyetler, sarı-lacivertlileri liderin 6 puan gerisine atmış durumda. Fenerbahçe şampiyonluk özlemini bitirmek için ezeli rakibi karşısında 3 puana ulaşmak zorunda. Yeni transferlerle birlikle yepyeni bir teknik adamla bu başarıyı kazanmak isteyen Fenerbahçe yönetimi, camianın selameti için elinden gelen her türlü fedakârlığı yapmış durumda.
Edin Dzeko, Yusuf En-Nesyri, Amrabat ve Fred gibi oyuncuların formda olması, Fenerbahçe açısından büyük bir avantaj gibi gözüküyor. Avrupa Liginde son 16 turuna adını yazdırarak moral avantajını derbi öncesi eline geçiren Fenerbahçe, son 10 senedir bir türlü gelemeyen şampiyonluğa ulaşmak istiyor. Galatasaray mücadelesi öncesi Fenerbahçe’nin ipleri son kez kendi elinde gibi duruyor. Dananın kuyruğunun kopacağı pazartesi günü oynanacak bu dev müsabakada, bakalım gülen taraf kim olacak.