15 Haziran 2025’te binlerce öğrenci, liseye yerleşebilmek için ter döktü. Bugün ise heyecanla beklenen LGS sonuçları açıklanıyor. Artık sıradaki adım, tercih listesini oluşturmak olacak. Tercih işlemleri de 14-24 Temmuz arasında yapılacak.

Bu tercihler, gençlerin sosyal çevresini belirlemesinde ve eğitim hayatının doğrudan etkilenmesinde önemli rol oynayacak. Hatta bu dönem, gelecekle ilgili pek çok kararın şekilleneceği sürecin de başlangıcını oluşturuyor.

Baştan beri bu önemin farkında olan aileler, çocuklarının kariyer planında lise yıllarının etkisini biliyor ve bu nedenle sınav başarısını önemsiyor. Peki, lise tercihi neye göre yapılmalı? Akademik başarı mı ön planda olmalı yoksa yüzdelik dilime göre uygun bir okul seçmek yeterli mi?

Bu, Sadece Sınav mı?

Liselere Geçiş Sistemi içinde hangi öğrenciler başarıyı yakalıyor? Düzenli çalışan ve konu eksiklerini zamanında tamamlayan öğrenciler, bu maratona bir adım önde başlıyor. Ancak sınav yalnızca akademik bilgiyi ölçmüyor. Birçok farklı yeteneği ve beceriyi de cebinizde taşımanız gerekiyor. Nedir bu beceriler?

· Disiplinli çalışma

· Okuduğunu anlama

· Zaman yönetimi

· Stresle başa çıkabilme

· Hedef belirleyebilme

· Aile desteği alma

· Çevresel faktörlerin motivasyonu artırması

2025 LGS bir kez daha gösterdi ki sadece test çözme pratiği yetmiyor. Okuma kültürü gelişmiş öğrenciler, metnin içindeki alt mesajları kolayca fark ediyor. Çünkü bu yıl Türkçede uzun metinler, birbirine yakın seçenekler ve anlam incelikleri dikkat çekti. Düzenli kitap okuma alışkanlığı olan öğrenciler, yoruma dayalı sorularda daha az zorlandı.

Hızlı, aynı zamanda dikkatli okuma yapabilen öğrenciler, zamanı daha etkili kullanabildi. Böylece zor soruda takılmadan, turlama tekniğiyle sorulara dönebildiler. Bu da sınav anındaki stresi azalttı. Yani; yeterince odaklanabilen ve anlama becerisi olan öğrenciler, zor soruları bile çözerek devam edebiliyor.

Yıl boyunca hedef belirleyip ona odaklanan öğrenciler, motivasyonları azaldığında bile çalışmaya devam ediyor. Elbette zaman zaman denemelerde istenilen sonuç alınamayabiliyor. Tam bu noktada, aile ve öğretmen desteği belirleyici hâle geliyor.

Bütün bunlara rağmen akıldan çıkarılmayacak bir gerçek şu ki sınava giren öğrenciler 2011’liler. Yani henüz 14 yaşında olan bu çocuklar için sınav bir sonu değil, başlangıcı göstermeli.

LGS başarısı çoğu öğrenci için aslında o günkü sınav performansının bir ölçüsüdür. Yani bütün yıl boyunca düzenli çalışmış bir öğrenci, sınav sabahı yaşadığı stres, dikkat dağınıklığı veyahut geçirdiği bir hastalık sebebiyle düşük puan alabilir. Bu nedenle; bu sınav, çocuğun her zamanki potansiyelini yansıtmayabilir. O yüzden bu sınavı sadece bir durak olarak değerlendirmek ve yaşam boyu gelişmeye odaklanmak en sağlıklı yaklaşım olacaktır.

İşte tam bu noktada, LGS aile tutumu kritik bir rol oynar.

Aile Tepkisi ve Yetersizlik Hissi

LGS sonucu çoğu aile için hayal kırıklığı ile sonuçlanabiliyor. Çünkü yüzde 1’lik dilime girmek kolay değil. Yapılan az sayıda yanlış bile çocuğun hayalini kurduğu liseye girmesine engel olabiliyor. Böyle anlarda aileler, çocuğun yaşadığı üzüntüyü hafifletmek için “Sınav her şey değil” demeyi tercih ediyor. Elbette sınav her şey değil; ancak bir yıl boyunca verilen emeğin beklenen karşılığı bulamaması çocukları derinden etkiliyor.

Sınavdan düşük puan alan çocuklar anlaşılmak istiyor. Üzüntüsünün fark edildiğini hissetmek ve duygusunun görmezden gelinmediğini bilmek onlara iyi geliyor. Bu nedenle, umut dolu bir dille konuşmak, onlara yeni yolların hâlâ mümkün olduğunu göstermek, her ne koşulda olursa olsun önünde YKS gibi bir sınav olduğu ve bu sınavı başarıyla geçebileceğine inandırmak gerekiyor.

Aksi durumda çocukta yetersizlik hissi oluşuyor. Çünkü aileler de üzülüyor ve bu çocuklara yansıyor. Yapılan bir kıyaslama, bazen sessiz kalışlar çocuğun başarısızlık duygusunu pekiştiriyor. Bu yaş grubu henüz gelişim sürecini devam ettiriyor. Bu sınavda istediği sonucu alamamak, başarısız olduğu manasına gelmemeli.

Çocuğun içinde “Ben zaten ne yaparsam yapayım başarısız oluyorum” mesajı yerleşmemeli. Eğitim motivasyonu kaybolursa ileriki yıllar için çocuklarda sınav stresi kronikleşebilir.

Puan ne olursa olsun çocuğun gayreti ön plana çıkarılmalıdır. Biz; çocuğumuz hangi puanı alırsa alsın onu evladımız olduğu için seviyoruz. Önümüzdeki günlerde de yine onun destekçisi ve rehberlikçisi olacağız. Bugün istediği liseye yerleşemeyen bir öğrenci, yarın üniversite sınavında büyük bir başarı elde edebilir.

Dün yüzde 1’lik dilime giremeyen çocuklar, bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyabiliyor. Hedef, amaç, motivasyon ve gayret başarıya giden yolda gerekenler. O yüzden şimdi destek zamanı!

Lise Neden Önemli?

Lise yılları çocuğun kimlik arayışına girdiği kritik döneme denk gelir. Ergenliğin en zor soruları bu sırada sorulur. “Ben kimim?” sorusunun cevabını arayan çocuk, bulunduğu sosyal çevreden ister istemez etkilenir. Çocuğun kimlik gelişimi, büyük ölçüde zaman geçirdiği ortamla şekillenir. İşte tam da bu sebeple çocuğa uygun okul seçimi yalnızca akademik bir karar değildir. Bu seçim hem psikolojisi hem de sosyal sermayesi üzerinde büyük rol oynar.

LGS sonrası aile yaklaşımı ile olumlu duygusal destek alan öğrenci sağlıklı tercih yapabilir. Çünkü bu sınava hazırlık süreci boyunca yaşanan yoğun baskı “Hatalı tercih yaparsam okul hayatım mahvolur” düşüncesini de barındırabiliyor. Bunun önüne geçmek için anne-babaların ve rehber öğretmenlerin tutumu, bu baskıyı ve kaygıyı azaltmaya yarayacaktır.

Lise dönemi, çocuğun ailesi dışında ilk kez güçlü bir ait olma hissini yaşadığı dönemdir. Arkadaşlık önem kazanır. Okul, sadece akademik bilgi için tercih edilmez aynı zamanda sunduğu sosyal ortam, kültürel atmosfer ve bireysel gelişim fırsatları açısından da değerlendirilmelidir. Kulüpler, atölyeler, sanatsal ve sportif etkinlikler gibi unsurlar, çocuğun iletişim biçimini, özgüvenini ve değer yargılarını şekillendirir.

Bu dönemde hem öğretmenler hem de arkadaşlar, çocuğun hayata bakış açısını değiştirdiği gibi hedef belirlemede de etkindir. O yüzden lise seçimi uzun vadeli bir hedef için yön belirleyicidir.

Tercih Listesi Yaparken Hangi Kriterler Ön Planda Olmalı?

Tercih dönemi geldiğinde, öğrencileri en fazla etkileyen yüzdelik dilimlerdir. Fakat yüzdelik dilim çocuğun karakteriyle hatta ilgi alanlarıyla ilgili bilgi içermez. Evet, çocuğun puanı okula yerleşmek için yeterli olabilir ama asıl soru şudur:

Çocuğum bu okulda mutlu ve başarılı olabilir mi?

Öyleyse “Lise seçimi nasıl yapılır?” sorusunu tam bu noktada sormak gerekir. Lise sadece derslerin görüldüğü bir yer değildir. Ergenlik dönemindeki bir çocuk için kişilik gelişiminin önemli bir basamağını oluşturur. O yüzden okulun eğitim felsefesi, rehberlik hizmeti ve sosyal etkinlikleri tercih döneminde dikkat edilmesi gereken unsurlar arasındadır. Anne baba olarak kendimize ve çocuğumuza şu soruları soralım:

· Okulun eve olan mesafesi çocuğun günlük hayatını etkiler mi?

· Bu yüzdelikle o okula gidenler oldukça memnun olabilir, ancak çocuğumuz uyum sağlayabilecek mi?

· Çocuk, hangi lise türüne gitmek istiyor?

· El becerisi güçlü mü?

· Ders çalışmayı sevmiyor ama uygulamalı derslerde hızlı mı ilerliyor?

· Okulun sosyal etkinlikleri nasıl?

· Yabancı dil eğitimi yeterli düzeyde mi?

· Üniversite hazırlık noktasında öğrencilere destek veriliyor mu?

· Okulun fiziksel şartları uygun mu?

Çocuğun seçebileceği ve okul tanıtım günlerinde içine sinen bir okulun yazılması daha sağlıklı olur. Lise süreci uzun bir yolculuktur. Bu nedenle sadece puana değil; çocuğun gönlünden geçen, potansiyelini ortaya koyabileceği okullara yönelmek çok daha sağlıklı bir tercih olacaktır