Hepinizin malumu olduğu üzere 2026 FIFA Dünya Kupası mücadelesine sadece bir yaz kaldı. Turnuvanın ev sahipleri olan Amerika Birleşik Devletleri ve Meksika ile yapılacak iki özel maç için Amerika’da kampa giren milli takım maçlarını tamamladı.

Amerika ve Meksika milli takımları ile hazırlık maçı yapacak olan millilerimiz için bu sadece bir hazırlık kampı değildi. Aynı zamanda 2026 Dünya Kupası öncesi Kuzey Amerika atmosferini solumak anlamına geliyordu.

Ayrıca oldukça hazır durumda bulunan bu iki takım, bize farklı ve ters gelen takımlar. Farkındaysanız rakiplerimiz her zamankinden oldukça farklı. Özellikle Meksika ile ilk kez bir müsabakada karşı karşıya geliyoruz. Kadro belirleme sürecinde teknik direktör Montella farklı oyunculara ilk kez şans verdi.

Takımın geneli ise Avrupa liglerinde yoğun maç temposundan çıkan isimlerden oluştu. Aday kadroda, Altay Bayındır, Berke Özer, Muhammed Şengezer ve Uğurcan Çakır kaleciler olarak seçildi. Geri hatta Çağlar Söyüncü, Eren Elmalı, Merih Demiral, Mert Müldür, Mustafa Eskihellaç, Samet Akaydın, Yasin Özcan, Yusuf Akçiçek, Zeki Çelik isimleri aday kadroda bulundu

Montella orta sahada Demir Ege Tıknaz, İsmail Yüksek, Okay Yokuşlu, Kaan Ayhan ve Orkun Kürkçü isimlerine yer verdi. Yine forvet hattı ise Ahmet Kutucu, Arda Güler, Barış Alper Yılmaz, Can Uzun, Deniz Gül, İrfan Can Kahveci, Kenan Yıldız, Kerem Aktürkoğlu, Oğuz Aydın isimlerine teslim edildi. Kıta değişimi, saat farkı ve adaptasyon süreci de cabası.

Millilerin bu maçtaki performansı alkış izleyenlerden geçer not aldı. Hatırlarsanız, kampın ilk sınavı Amerika Birleşik Devletleri Milli Takımı’na karşıydı. Maç 2-1'lik galibiyetimizle sonuçlandı. Özellikle orta sahada gösterilen direnç ve genç oyuncuların mücadeleci yapısı göz doldurdu.

A Milliler Adaptasyon Sorununu Yenmeli

Oyunun temposuna kısa sürede adapte olan takımımız, zaman zaman zor anlar yaşasa da skor üretmeyi bildi. Bu galibiyet, yalnızca bir hazırlık maçı kazanımından fazlasıydı. Takımımız Dünya Kupasına ev sahipliği yapacak topraklarda nelerle karşılaşabileceğine dair ilk ciddi sınavını başarıyla vermiş oldu.

İkinci maçta ise rakip Meksika Mili Takımı oldu. Bildiğiniz gibi Meksika, CONCACAF bölgesinin en güçlü ekiplerinden biri ve özellikle turnuva futboluna son derece yatkın bir yapıdalar. Hemen hemen her Dünya Kupasında varlar. Maç 1-0’lık Meksika üstünlüğüyle tamamlandı. Skor tabelasında geri düşmemize rağmen oyunun bazı bölümlerinde topa sahip olma oranlarında üstünlük kurduk. Ancak bitiricilik konusunda sıkıntı yaşadığımızı da kabul etmek gerek.

Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir detay var ki rakiplerimiz, yani A.B.D. ve Meksika, CONCACAF Altın Kupa mücadelesi öncesi son hazırlıklarını yapıyorlardı. Hatırlarsanız, Altın Kupa, CONCACAF’a bağlı ülkelerin iki yılda bir düzenlediği prestijli bir turnuvadır. Amerika kıtası dışında çok bilinmese de bölgesel olarak Copa América kadar önemlidir.

Bu yüzden bu iki ülke maçlara fiziksel ve mental olarak bizden çok daha hazır. Öte yandan milli takımımız ise sezonu yeni tamamlamış bir kadroyla sahadaydı. Avrupa'da mücadele eden futbolcularımız kulüpleriyle dokuz ay süren yoğun lig, kupa ve Avrupa kupaları maratonundan çıkıp kısa bir dinlenme süresi bile geçirmeden kampa katıldı.

Kısacası bu yorgunlukla saha içinde rakiplerden biraz daha ağır kalmamız, sadece performans eksikliğiyle açıklanamaz. Hatta bu şartlar göz önüne alındığında alınan sonuçlar ve oynanan oyun, gelecek adına umut vericidir. Unutmayalım ki futbol bir sonuç oyunu olabilir, ama hazırlık maçları bazen sonuçtan çok süreçle değerlendirilmelidir.

Bu kampta teknik ekip oyuncuların yeni pozisyon denemelerine, oyun planlarına ve fiziksel tepkilerine dair önemli gözlemler yaptı. Amerika’da oynanan bu iki maç, yalnızca hazırlık karşılaşması olmanın ötesinde, 2026’nın ön provasına dönüştü. Oyuncularımız orada nelerle karşılaşacaklarını, iklimi, seyirci atmosferini ve saha zeminlerini ilk elden deneyimledi.

Kampın sonunda takımımız, yorucu ama öğretici bir süreci geride bıraktı. Teknik direktörümüz ve ekibi için önemli çıkarımlar yapma fırsatı doğdu. Oyuncular ise bireysel dayanıklılıklarını ve takım içi uyumlarını test etti. Elbette eksiklikler vardı ama bu eksiklikler henüz zaman varken giderilebilecek türden gibi göründü.

ABD Kampı A Millilerin Geleceği İçin Önemli

ABD kampı bir nevi geleceğe atılmış ciddi bir adımdı. Bu iki maçlık süreç, yalnızca güncel form durumlarını değil, aynı zamanda 2026’ya uzanan stratejik hazırlığın da bir parçasıydı. Umarız bu deneyim, iki yıl sonra aynı topraklarda yaşanacak daha büyük başarıların habercisi olur. Farkındaysanız milli takımımız yavaş ama sağlam adımlarla hedefe yürüyor.

Şimdi iş bu süreci doğru yönetmekte. Biz futbol severlere düşen ise sabırla ve inançla destek olmak. Bildiğiniz gibi 2026 FIFA Dünya Kupası futbol tarihinde bir ilki gerçekleştirerek üç ülkenin ortak ev sahipliğinde düzenlenecek. Amerika, Kanada ve Meksika ev sahipliliğinde düzenlenecek olan günümüz futbolunun en gözde organizasyonu, global futbolun kıtalararası gücünü temsil ediyor.

Kuzey Amerika toprakları bu kez sadece futbolcuları değil, milyonlarca futbolseveri ağırlamaya hazırlanıyor. Ay-yıldızlı milli takımımız içinse bu yolculuk henüz başlamış değil. Önce, Avrupa Elemeleri’nde zorlu bir maratona girmemiz gerekiyor. Dünya Kupası Elemeleri (Avrupa) E Grubu'nda yer alan millilerimiz, grup aşamasında İspanya, Gürcistan ve Bulgaristan ile kozlarını paylaşacak.

Bu oldukça zorlu eleme turunda turnuvaya katılma hakkı elde edilmesi hâlinde, bu deneyim kuşkusuz değerli bir avantaja dönüşecektir. Türkiye’nin bu turnuvaya katılması, yalnızca sportif başarı anlamına gelmeyecek. Dünya Kupası gibi küresel bir sahnede yer almak, ülke futbolunun marka değerini artıracak, genç futbolcular için ilham kaynağı olacak ve uluslararası arenada daha görünür hale gelmemizi sağlayacaktır.

Türk Milli Takımı Yeni Zaferlere

Elbette bunun için önce sahada kazanmak çok önemli. Milli takım teknik heyeti ve oyuncular bu sorumluluğun bilincinde. Takımın gençleştirilmiş yapısı, enerjik oyun anlayışı ve giderek oturan takım kimyası umut verici sinyaller veriyor. Farkındaysanız artık uluslararası futbol sadece yetenekle değil, organizasyon gücü, zihinsel dayanıklılık ve detaylara verilen önemle kazanılıyor.

Türkiye kamp organizasyonları, analiz çalışmaları ve oyuncu havuzunun genişletilmesi gibi adımlar bu sürecin parçası. Ancak unutmamak gerekir ki sahada elde edilen sonuçlar her şeyin özetidir. Dünya Kupası yolculuğu uzun bir yol. Bu yolda her puanın, her maçın ayrı bir önemi var.

A Milli takımımıza güvenmek, onların arkasında durmak ve başarıya birlikte yürümek bu süreçte hepimize düşen görev. Çünkü bir ülkenin futbol hikayesi, yalnızca sahada 11 kişiyle değil, milyonların ortak tutkusu ve inancıyla yazılır. Şimdi neden yine ve yeniden 2002 Dünya Kupası özelinde elde ettiğimiz Dünya üçüncülüğü başarısı gibi yepyeni bir başarı sayfasını açmayalım. Aradan geçen onca yılda ülkedeki yeni jenerasyona yeniden kim olduğumuzu hatırlatmayalım.