Okul çantaları çoktan bir köşeye bırakıldı. Sabah erkenden kalkma telaşı, okul servisinin sesi, ödev yetiştirme stresi... Hepsi şimdilik sona erdi. Çocukların hayal ettiği yaz tatili, tüm hızıyla devam ediyor. Ortalama 2,5 ay süren bu tatilin bir kısmı dışarıda, gezilerle, aile ziyaretleriyle ya da etkinliklerle geçiyor. Ancak her gün dışarıda geçirilen, dolu dolu geçen bir gün olmayabiliyor. Peki ya geriye kalan zaman?
Evet, çocuklar evde. Hayalleri ise gün boyu ekran karşısında kalmak, hiçbir şey yapmadan keyif sürmek. Fakat günümüzde ekran artık sadece çizgi film içermiyor; Youtube videolarından dijital oyunlara pek çok farklı içerik var. Çocuklar ekran karşısında uzun saatler geçiriyorlar.
Tatilin anlamı, saatlerce ekran karşında oturmak değildir. Sınırsız ekran kullanımı, yalnızca fiziksel ve zihinsel sağlığı değil; sosyal gelişimi de olumsuz etkiler. Öyleyse ne yapalım? Ekranı yasaklayalım mı? Ekran dışında neler yapalım?
Sınır Belirlemek Neden Gerekli?
Tablet, telefon, bilgisayar, televizyon… Tam hayatımızın orta yerindeler. Yaz tatili gelince çocukların aklında şu düşünceler olur: “Artık istediğim kadar oynayabilirim”, “İstediğim kadar izleyebilirim”. Çocuklar için vazgeçilmez olmaya başlayan ekranların ebeveynler için rolü ne?
Yaz tatili uzun bir dönemdir ve her günü çocukla birlikte planlayıp ona göre alternatif üretmek elbette kolay değil. Çocuk ekran başındayken sessizleşir, kendi dünyasına çekilir. Bu sessizlik bazen ebeveyn için rahatlatıcı gelse de zamanın nasıl geçtiği fark edilmez. Çünkü sorumluluklar, yapılması gerekenler hiç bitmez. Ama işin acı bir gerçeği var. Uzun süre ekran karşısında kalmak, çocukların ruh sağlığını da fiziksel sağlığını da olumsuz etkiliyor.
Peki, ne yapalım?
İlk olarak tutumumuza bakalım: Çocuğa yasakçı bir zihniyetle mi yaklaşıyoruz, yoksa rehberlik eden bir anlayışla mı? Peki, bu ne demek?
Çocukla kurduğumuz ilişki biçimi burada önem kazanır. Eğer ekran kullanımıyla ilgili kuralları birlikte belirlediysek, çocuk ekranla sağlıklı bir ilişki kurabilir. Ama çatışmacı bir dilimiz varsa “Kapat artık, kapat dedim” gibi diyaloglar, çocuğu savunmaya iter. Dolayısıyla ekrana daha fazla sahip çıkar. Peki sınırları nasıl birlikte inşa edebiliriz?
Ekran sınırı koymak için yaş grubu önemlidir. Eğer her yaş için aynı iletişim tarzını kullanırsak işe yaramadığını tecrübe ederiz. Zaten çoğumuz da bu durumu deneyimlemiştir. Yaş aralıklarına göre nasıl diyalog kurabiliriz?
· 4 ila 6 yaş grubu çocuklar, soyut kavramları anlamakta zorlanır. Bunun için daha çok dikkatini aktiviteye vermek etkili olur. “Ekran saati bitti; kapatıyoruz. Şimdi beraber kek yapacağız” gibi bir yönlendirme daha fazla işe yarar.
· 7 ila 10 yaş grubu çocuklar, artık neden-sonuç ilişkisini anlar. O yüzden yaptığımız açıklamalar daha anlaşılır olur. Düşünmeye sevk eden ve sonuçlarını gösterdiğimiz açıklamalar, daha etkili olur. “Bilgisayar karşısında kaldığın süre uzadığında başın ağrıyor değil mi?”, “Uykuya dalma süren gecikti, fark ettin mi? Bilgisayar oyunları kafanı çok meşgul ediyor” gibi.
· 11 yaş ve üzerinde ise artık çocukların kendi sınırlarını sorguladığı bir dönem gelmiştir. “Ben büyüdüm” anlayışıyla kendi kararlarını almak isteyebilirler. Burada önemli soru ve cevap: “Sence günde kaç saat ekran karşısında kalmak sağlıklı?”
Çocuk ekran karşısında saatlerini harcıyorsa bu sadece onun tercihi olmayabilir. Genel olarak evin düzeni buna zemin hazırlıyor olabilir. Örneğin evde sürekli açık televizyon varsa, çocuklar da doğal olarak bu ortama adapte olur. Dolayısıyla sınır koymadan önce ortamı düzenlemek gerekir.
Çocuklar, fikrinin önemsendiğini hissettiğinde kurallara daha gönüllü uyar. Bu da onların sadece ekran süresini değil, hayattaki pek çok davranışı yönetebilmesini sağlar. Zaten bizim de istediğimiz budur. Ekran süresi yönetimi ile çocuğa öz denetimi kazandırabilmektir. Eğer çocuklara sınır koymamızın ardındaki düşünceyi gerek ilgi gerekse sevgi ile verebilsek anlayacaklardır.
Ebeveynlerin Yaptığı En Sık 4 Hata
Çocuklar hepimizin en kıymetlisi. Her anne baba elinden gelenin en iyisini yapmak istiyor. Ama ekran süresi gibi kritik bir konuda bazen iyi niyet yetmiyor. Çünkü sınır koymak ayrı bir tutumdur, o sınırın muhafazasını sağlamak ise bambaşka bir beceridir. Ne yazık ki bu dengeyi kurmak bazen evde işleri içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Özellikle tatilde ekran kullanımı için şu adımlara dikkat edelim:
· Sınırı sabit tutun: Çocuklar düzen ister. Çünkü düzen güven alanı demektir. Eğer “Bugün 1 saat, yarın 2 saat, ertesi gün hiç ekran olmasın” derseniz çocuğun aklı karışır. Böylece neyin doğru olduğunu anlamlandıramaz. Sınır belli olmalı ve o sınırın ardında kararlılıkla durulmalıdır.
· Ekran süresini cezaya çevirmeyin: Ekranı ceza veya ödüle çevirmek çocuk için ya çok fazla cazibe alanı oluşturur ya da öfke duygusunu tetikler. Oysaki ekran, yaşamın içinde ihtiyaç halinde kullandığımız bir araç olmalı. Bugün beni dinlemedin, sana ekran yok’ demek, beklenen etkiyi oluşturmaz; aksine ekranı daha çekici hale getirir.
· Çocuklara açıklama yapın: Günümüzün çocukları sorguluyor. Bu yüzden her yasak, güven duygusunu zedeleyebilecek bir unsur haline gelebiliyor. O yüzden sınırların nedenlerini açıklamak ve çocuk ile kural arasında bir bağ kurmak gerekiyor. İkna olan çocukla inatlaşılan çocuk arasında büyük farklar vardır.
· Tutarsız davranmayın: Çocuk bir kurala uyuyorsa ailenin geri kalanı için de bu kurallar geçerli olmalı. Herkesin sınırlara uyması ve evde adalet duygusunun sarsılmaması önemlidir.
Sevgi ve güven varsa kurallar, yaşamın doğal bir parçasıdır. Çatışma sebebi olmaz. Anlaşılan çocuk, kendisini güvende hisseder. Savunmaya geçmediği için de karşısında söyleneni duyar. Ebeveyn kontrolü “Kapat artık” yerine “Neden izlemek istiyorsun?” ile daha sağlıklı sağlanabilir.
Bazı ailelerde ekran süresi konusunda yaşanan çatışmaların temelinde, çocuğun kendini anlatamadığı, kuralın nedenlerini anlayamadığı durumlar yatar. Bunu engellemenin yolu da diyalog kurmaktır. Kuralları birlikte koymak, çocuğa fikrine saygı duyuyorum, demektir.
Unutmayalım, özellikle 10 yaş sonrası çocuklar hem sınır arar hem de özgürlük. Onlara sadece ne yapmaları gerektiğini söylemek yeterli gelmez. Neden öyle yapmalarını istediğimizi anlattığımızda, sınırı koruduğumuz gibi onların kendilerini değerli hissetmelerini sağlamış oluruz.
Sınırsız Ekranın 4 Önemli Zararı
Çocuklarda teknoloji kullanımı sadece ekran süresi meselesi değil; gelişim meselesi. Çünkü yapılan pek çok araştırma ekran karşısında sınırsız şekilde kalan çocukların hem bedensel hem de zihinsel gelişiminin olumsuz etkilendiğini gösteriyor.
Kanada Pediatri Derneği 2 yaş altı çocukların hiç ekran kullanmaması gerektiği yönünde uyarıyor. 2-5 yaş arası çocukların ise günde 1 saatten fazla ekran başında kalmamaları öneriliyor. Ne yazık ki gerçek tablo bunun aksini söylüyor. Üstelik içeriklerin çoğu, çocukların yaş ve gelişim düzeyine uygun değil.
· Ekran karşısında kalan çocuk uzun süre hareketsiz kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ekran süresi ile çocukluk çağı obezitesi arasında doğrudan bir ilişki olduğunu vurguluyor.
· Yüz yüze iletişim kuramayan çocukların sosyal gelişimleri geriliyor.
· Sürekli değişen görsel ve ses uyaranları, beynin gerçek hayattaki yavaşlığa uyum sağlamasını zorlaştırıyor. Dikkat eksikliğinin en önemli nedenlerinden biri haline ekran gelmiştir.
· AAP’ın verilerine göre uyku bozuklukları gelişim çağındaki çocukların büyümesine ve öğrenmesine zarar veriyor.
Ekransız zamanlar çoğaldıkça, çocuk ekranı daha az arar. Bunu sağlamanın yolu da ailece geçirilen kaliteli zamanların artmasıdır. Ekran yerine alternatif sunmak çok kıymetli! Bugünden itibaren bu alternatifleri arayalım, ne dersiniz?