Dünya Turizm Örgütü en çok turist çeken ülkelerin verilerini paylaştı. Bu verilerdeki sıralamada dördüncü olarak yer alan Türkiye turizmdeki başarısını bir kez daha göstermiş oldu. Ülkemiz dünya turizminin en özel duraklarından birisidir. Dört mevsimi yaşatan doğası ve farklı hikayeler barındıran şehirleriyle ülke turizmi dünya ülkelerini geride bırakıyor.

Türkiye eşsiz coğrafyasıyla turizm alanında ayrıcalıklı bir konumda bulunur. Dört mevsimin yaşanması, farklı denizlere sınırı olması, eşsiz koy ve körfezleriyle adeta bir turizm cenneti olan ülkemiz her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Ülkemizi turizm konusunda üst sıralara getiren sadece eşsiz coğrafyası değil. Binlerce yıllık geçmişi de ülkemizi turizm alanında ön plana çıkarıyor. Bu zamana kadar ülkemiz farklı medeniyetlere ve kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Farklı antik kentler, tarihi ve dini yapılar, zengin mutfak veya geleneksel el sanatları…

Ülkemizin her bir noktası yerli ve yabancı turiste sadece bir tatil değil aynı zamanda da çok katmanlı bir kültürel yolculukta sunuyor. Her yıl ülkemize özellikle yurt dışından binlerce turist geliyor. Turistler deniz ve kumun ardından sonsuz bir keşif rotasına çıkarlar. Kısaca turizm eğlence boyutuyla öne çıksa da kültürel anlamda da zenginleştirici bir deneyim sunar. Bu durumun yaşanmasında tabi ki ülkemizin avantajlı coğrafi konumu ve zengin tarihi geçmişi yatar.

Türkiye’nin Turizm Çeşitleri

· Deniz ve Plaj Turizmi: Akdeniz ve Ege kıyıları yaz aylarında tatilcilerin en çok tercih ettikleri lokasyonlardır. Muhteşem kıyıları, eşsiz koyları, altım kumları ve berrak deniziyle bu bölgelerdeki birçok nokta yerli ve yabancı turistleri ağırlar.

· Kış Turizmi: Deniz ve plaj turizminden sonra en çok tercih edilen turizm çeşitlerinden birisidir. Tatil ihtiyaçları sadece yaz aylarıyla sınırlı olmadığı için kış turizmi de gün geçtikçe önem kazanmaya devam ediyor. Uludağ, Erciyes ve Kartalkaya gibi farklı yerler kış turizminin popüler yerlerindendir.

· Kültür Turizmi: Tarihi ve eşsiz zenginliklere sahip olan Türkiye kültür turizmi konusunda da öne çıkar. Müzeler, geleneksel festivaller, antik kentler veya Pamukkale gibi yerler kültür turizminin en iyi lokasyonlarındandır.

· Sağlık Turizmi: Özellikle yabancı turistlerin daha iyi sağlık hizmetleri almak ve sağlık sorunlarına çözüm bulabilmek amacıyla yaptıkları turizmdir. Türkiye modern sağlık hizmetleri ve alanında uzman sağlık personeli ile sağlık turizminde önemli bir konumda bulunur.

· Yayla Turizmi: Son dönemlerde popülerliğini artıran turizm çeşitlerinden olan yayla turizminde genellikle Karadeniz bölgesi tercih edilir. İnsan kalabalığından uzaklaşarak daha sessiz sakin bir doğada huzurlu bir tatil geçirmek isteyen yayla turizmini tercih eder.

· İnanç Turizmi: Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Türkiye bu sayede de inanç turizmi alanında önemli bir noktada bulunur. Camiler, kiliseler veya sinagog gibi yerler inanç turizmi alanına giren yerlerdir.

· Kongre ve Fuar Turizmi: Fuar, seminer veya kongre gibi etkinliklerin İstanbul veya Ankara gibi yerlerde yapılmasına imkan sağlayan turizm çeşitlerindendir.

Turizm ile Kültürel Mirasın Keşfedilmesi

Kültürel miras denilince aklımıza tarihsel süreç boyunca ortaya çıkan somut ve soyut değerlerin bütünü aklımıza gelir. Anadolu topraklarında farklı medeniyetler ve kültürler yaşamıştır. Bu medeniyetlerin ülkemiz topraklarında geride bıraktığı kültürel miraslar günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Sadece tek bir bölgede değil her bir bölgede farklı kültürel miraslar bulunur. Tarihi yapılar, kaleler, kiliseler, antik kentler veya saraylar gibi yerler turistlerin ilgisini çeker. Denizin ve kumun tadını çıkaran turistler bu gibi yapıları gezerek ülkemizin köklü tarihini öğrenirler. Soyut mirasta turizm ile tanıtılır.

Gelenekler, müzikler, diller veya halk hikayeleri gibi değerlerimizde tanıtılır. Turizm sadece eğlence aracı değildir. Turizm kültürel mirasında tanıtılmasında ve daha fazla kişiye ulaşmasında da etkili bir araçtır. Turizm sayesinde tarihi yerlerin ziyaret edilmesi ile tarihi yerler yeniden canlanır. Kültürel değerlerin önem kazanması yerel ekonomiye de destek verir. Bu sayede kültürel mirasa olan farkındalıkta artar. Turizm sayesinde ülkemizin kültürel mirası dünyaya açılır. Fakat bu keşif sürecinin de bilinçli, saygılı ve sürdürülebilir şekilde yapılmasına çok önem verilmelidir.

Turizm ve Sanat İlişkisi

Turizm sanatın yaşaması, tanıtılması ve ekonomik değer kazanması açısından da iyi bir fırsattır. Bu iki alan bir araya gelerek birbirini besler. Turistler müzelere, festivallere veya canlı performans gibi etkinliklere de katılım sağlayarak sanatında bir parçası haline gelirler. Özellikle yerel sanat canlanarak unutulmaktan kurtarılır. Turizm ile sanatın ön plana çıkması yeni sanat alanlarının ortaya çıkmasını da sağlar. Yeni sanat galerileri veya merkezleri açılır. Hem sanatçılar hem de ülke açısından ekonomik olarak da bir destek görevi görür. Turizm ve sanat ilişkisinin planlı ve saygılı bir şekilde yürütülmesi gerekir.

Turizm ile Geleneksel Lezzetlerin Tanıtılması

Turizm sadece doğal güzelliklerin ve kültürel mirasın keşfedilmesini sağlamaz. Aynı zamanda ülkenin mutfağını da tanıtır. Turizm sayesinde geleneksel lezzetlerimiz tanıtılır ve deneyimlenir. Ege’nin sebzeli yemekleri, Karadeniz’in hamsili veya mısır unlu tarifleri ya da diğer bölgelerdeki farklı lezzetler… Turizm geleneksel lezzetlerimizin ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtılması için büyük bir fırsattır. Geleneksel lezzetlerimiz damaklara dokunduğu gibi hafızalara da dokunur. Hafızalarda yer edinen geleneksel lezzetlerimiz turizm ile önemini kaybetmeden gelecek kuşaklara aktarılır.

Turizmin Geleceği

Ülkemiz turizm sektöründe her geçen yıl kendini daha da geliştirmektedir. Yazımızda da belirttiğimiz gibi turizm sadece deniz, kum veya güneşten ibaret değildir. Turizm aynı zamanda kültürel miras, sanat veya mimari gibi alanları da etkiler. Bu yüzden turizm sektörüne her zaman destek verilmelidir. Ülkemizin turizm lokasyonları ulusal ve uluslararası alanlarda etkili bir şekilde tanıtılmalıdır. Turizm yerleri korunmalı ve gelecek kuşaklara aktarılması için gereken çalışmalar yapılmalıdır. Aynı zamanda turizm ile etkilenen alanlara da destek verilmelidir.

Tarihi yapılar, antik kentler, müzeler, sanat merkezleri ve kiliseler gibi yerlerinde turizmle etkilendiğini unutmayarak bu alanlara da gereken koruma ve gelecek kuşaklara aktarma desteğini vermeliyiz. Turizm sektöründeki dördüncü sırada bulunan sıralamayı bu sayede daha üst sıralara alabiliriz.