Yaz mevsimiyle birlikte düğün sezonu açıldı. Artan düğün sayısıyla beraber sosyal medya akışımız da bu görsellerle dolup taşıyor. Işıltılı organizasyonlar, görkemli düğünler, marka sponsorları ve peşi sıra gelen abartılı onca detay… Tüm bu sahneler özellikle evlenmeye hazırlanan gençlerin kafasını karıştırıyor. Bir gönle “Evet” demek zaten büyük bir karar; ancak günümüzde o “Evet”i bir törene dönüştürmek neredeyse başlı başına bir yük haline gelmiş durumda.
Peki, evlenmek ve düğün töreni yapmak neden bu kadar zorlaştı? Sosyal medyada karşımıza çıkan koreografiler tüketim çılgınlığının bir yansıması mı?
“Bir Kere Evleniyoruz!” Cümlesi Borç Sarmalı mı Getiriyor?
Evlilik, sadece iki insanın değil; aynı zamanda iki ailenin, hatta kimi zaman iki farklı kültürün bir araya geldiği, hayatı yeniden şekillendiren bir adımdır. Yani evlilik, insanın hayatını değiştiren büyük bir karardır. Sevgi, saygı ve sorumluluk temeline dayanan bu birliktelik, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Ancak son yıllarda bu anlamlı başlangıç, sosyal medya etkisiyle bir “gösteri”ye dönüşmeye başladı.
“Bir kere evleniyoruz” ifadesi, başta masum bir gerekçeymiş gibi görünse de çoğu zaman kredi çekmeye, yıllarca süren borçlara ve maddi baskıya yol açıyor. Gösteriş ve tüketim çılgınlığı ile atılan adımlar, düğün sonrası birçok çiftin “İyi ki yaptık” demesini engelliyor. Bunun yerine akıllarda şu soru dolanıyor: “Buna gerçekten gerek var mıydı?”
Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle düğün endüstrisi tam bir şatafata dönüşüyor. Bu da çoğu zaman evlenecek olan gençlerde “Biz bunu yapamayız!”, “Biz bunu nasıl yaparız?” kaygısını beraberinde getiriyor. Hayranlıkla izlenen büyük organizasyonlar, bir yandan özenilen bir tablo çizse de çoğu zaman geriye yük ve pişmanlık bırakabiliyor.
Sosyal Medya Düğün Hazırlıklarını Yarışa mı Çeviriyor?
Sosyal medyada karşımıza çıkan ihtişamlı düğün videoları, gençlerin zihninde iki zıt duyguya yol açıyor: ya evlilik fikrinden soğuma ya da imrenme. Oysa bu iki duygu da evliliğe dair sağlıklı bir karar verme sürecini olumsuz etkiliyor.
Abartılı detaylarla donatılmış düğün organizasyonları, evliliği yalnızca yüksek bütçelilerin erişebileceği bir lüksmüş gibi gösteriyor. Göz alıcı mobilyalarla kurulan evler, birlikte bir hayat inşa etme fikrinin önüne geçiyor. Paylaşmaktan çok sunmaya yönelik bir anlayış öne çıkıyor.
Henüz iş hayatına yeni atılan, hayatını kurmaya çalışan gençler için bu tablo ulaşılmaz gibi görünmeye başlıyor. Gençler, henüz hayata yeni atılmanın verdiği zorluklarla karşı karışayken bir de evliliği maddi yük olarak görmeye başlıyor. Daha da kötüsü, “Bu masrafları nasıl karşılayalım?” diyerek kaygılanıyor ve zamanla evlilik fikrinden uzak duruyor. Evlilik hazırlıkları anlamlı bir adım olmaktan çıkıp tüketim kültürü ile eş değer tutuluyor.
Bu durum özellikle genç kızlar üzerinde etkili oluyor. “Benim düğünüm de böyle olsun” anlayışı yaygınlaşıyor. Sonuç? Düğün sonrası ödenemeyen borçlar, aile içi tartışmalar ve hayal kırıklıkları… Bu maddi yükler düğün sonrasında evliliğe gölge düşürüyor. Çünkü borç stresiyle tartışan çift sayısı hiç de az değil.
Kültürümüz içinde düğün, elbette önemli bir yere sahiptir. Ama “Bizde adettendir” diyerek düğün törenini bir yük haline getirmek değil, kolaylaştırmak anlamlı bir adımdır. Sadece yapıyor olmuş olmak için yapmak, zorunluluk şeklinde yerine getirmek, baskı getirir. Oysa evlilik, bir ömür boyu sürecek beraberliğe adım atmaktır; bir gecelik gösteri değildir.
Evlilik Kutlamasının Asıl Amacı: Paylaşmak
Evlilik, hayatını birbiriyle birleştirmek isteyen iki insanın yakın çevresine bunu duyurduğu bir paylaşımdır. Bu özel günü birlikte kutlamak, hem geçmişten bugüne taşınan bir gelenek hem de değerli bir anının başlangıcıdır. Ne var ki günümüzde toplumun beklentileri ve sosyal medyanın dayattığı ölçüler bu sade paylaşımı zaman zaman zorlaştırabiliyor. Bu ilk adımı borç sarmalı içinde bırakıyor.
Oysa içtenlikle yapılan küçük bir kutlama bile bu günü anlamlı kılmaya yeter. Birlikte bir yola çıkan iki insanın samimi heyecanı, her türlü süslemeye bedeldir. Özellikle erken yaşlardan itibaren maruz kalınan filmler, diziler, reklamlar hayal kurmanın ötesine geçiyor. Bir süre sonra düğün hazırlıkları göreve dönüşüyor.
Peki, hiç mi kutlama yapmayalım?
Herkes kendi bütçesi doğrultusunda elbette ki hazırlıklar da kutlamalar da yapabilir. Her çiftin kendi imkanlarına, hayallerine ve hayat koşullarına uygun bir kutlama biçimi vardır. Ancak hazırlıklar yapılırken bazı soruların sorulması sürecin anlamını derinleştirir:
· Bu düğünü ne için yapıyoruz?
· Bu harcamalar kim için?
· Düğün kutlaması için gerekli olan harcama ne kadar?
Birbirinden farklı bütçelere sahip insanlar için tek bir “doğru” düğün yoktur. Kimi çiftler sade bir yemekle bu özel günü kutlarken kimi daha büyük bir organizasyon tercih edebilir. Burada asıl amaç, birlikte yeni bir yola çıkmaktır. Ama en değerlisi, bu başlangıcın çift için stresli değil, umut dolu bir anıya dönüşmesidir. Düğün fotoğrafları, gösterişin değil; huzurun ve sevginin izlerini taşımalıdır.
Evlilik Hazırlıkları ve Yeni Hayata İlk Adım
Gelenekler, hayatı anlamlı kılar; fakat gelenek adı altında dayatılan uygulamalar insanları zor durumda bırakmamalıdır. Geleneklerin amacı hayatı kolaylaştırmaktır. Evlilik hazırlıkları kurulacak yeni bir ailenin temelini sağlam atmak için yapılır. Ama bu hazırlıklar “Herkes böyle yapıyor, biz de yapalım” anlayışıyla değil, ailelerin imkanları ve tercihleri doğrultusunda planlanmalıdır.
Her ailenin gelir düzeyi, yaşam tarzı birbirinden farklıdır. Buna rağmen çiftler çoğu zaman, başkalarının düğünleriyle kıyas yapmaya itiliyor. Ne yazık ki bu kıyas kültürü borçla düğün yapmak için bir zemin hazırlıyor.
Gelinlik, damatlık, düğün salonu, fotoğraf… Her biri düğünün olmazsa olmazı gibi sunuluyor. Bu da çiftleri, kendi isteklerinin ötesinde, “Daha iyisi bu” denilen kalıplara yönlendiriyor. Sonuçta aylar süren hazırlıklar ve yüksek harcamalarla tamamlanan bir seremoni ortaya çıkabiliyor.
O yüzden evlilik hazırlıkları yapacak olan çiftlerin kendilerine önce şu sormayı sorması lazım:
Bu töreni mutluluğumuzu paylaşmak için mi yapıyoruz yoksa konuklarımızı etkilemek için mi?
Evliliğin Gerçek Anlamı Ne?
Düğün hazırlıkları elbette ki hiçbir koşul ve şartta kolay değil; ama zor olmak zorunda da değil. Asıl önemli olan bu hazırlıkların kime hizmet ettiğini görebilmektir. Evliliğin ruhunu, anlamını ve değerlerimizi unutmadan huzurlu bir başlangıç yapmak mümkündür.
Evlilik, sadece bir törenin, bir anın veya bir fotoğrafın çok ötesindedir. Sevgiyle örülmüş bir ömür demektir. Hüznü birlikte göğüsleyebilmek, zor zamanlarda birbirine omuz verebilmek, birbirine derman olmak, mutlu anları birlikte paylaşmaktır. Kısacası, birlikte büyümek demektir.
“Evet” denilen o an, aslında birlikte yaşanacak bir ömrün ilk adımıdır. Bu adım; sadakati, dayanışmayı ve birlikte iyileşebilmeyi de içinde barındıran özel bir sözdür. Bu ruhu, hazırlık aşamasında da hissederek yol almak, gerçek mutluluğu yakalamayı sağlar.