Sanat en eski ve en güçlü ifade biçimlerinden birisidir. Sanat ile düşünceler, acılar veya umutlar ifade edilir. Sanat evrensel bir ifade aracı olsa da maalesef ki cinsiyet eşitsizliklere de sahne olmuştur. Sanat alanında da kadın ve erkek eşitsizliği hâkimdir.

Tarih boyunca diğer alanlarda olduğu gibi sanat alanında da toplumsal normlar veya cinsiyet rolleri yüzünden kadınlar kısıtlanmıştır. Erkek sanatçılar sanat alanında daha fazla öne çıkmıştır. Hem ülkemizde hem de dünyada erkek sanatçıların adını daha fazla duymuşuzdur. Aslında hepimizde merak etmişizdir. “Kadın sanatçıların sayısı neden az?” diye. Fakat cevabını bildiğimiz soruları sormayı da bırakmamız gerekir aslında.

Sanat tarihinin tozlu sayfalarında kadınlarında fazlasıyla yer alması gerekirdi. Bir kadın eline fırçayı ve kalemi aldığında ya da perdelerin önüne geçtiğinde dünyayı değiştirecek güce sahiptir. Yeter ki kadınlar daha özgür ve sağlıklı bir ortamda sanatlarını gerçekleştirebilsinler.

Kadınların Sanatın Kapılarını Zorlaması

Kadınlar 19.yüzyıl öncesinde sanata girmeye başlamışlardır. Rönesans dönemine baktığımızda Avrupa’da erkeklerin sanatçı olarak kabul edilmesi için bazı eğitimleri alması gerekiyordu. Eğitimler alındıktan sonrada Roma veya Venedik gibi şehirlerin ziyaret edilerek bu şehirlerde de kalınması gerekiyordu. Kadınların ise bu eğitimlere ve şehirlere erişimleri oldukça kısıtlıydı. O dönemlerde her sosyal sınıftan erkek sanatla ilgilenebiliyorken kadınların öyle bir şansı yoktu. Sanatla sınırlı sayıda kadınlar ilgileniyordu ve bu kadınlarda genellikle zengin ailelerin kızlarıydı. Kadınlar her yüzyılda sanatlarını gerçekleştirmek için bazı zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Toplumun gelenekleri, zorlu hayat şartları veya ekonomik nedenler kadınları sanat alanından uzaklaştırmıştır. Kadınlar ise bu zorluklara karşı direnç göstererek sanat alanında dikkat çekici eserler üretmişlerdir.

Sanat Kadını Güçlendirir mi?

Sanat kadınları ruhsal, zihinsel ve toplumsal olarak güçlendiren en etkili araçlardan bir tanesidir. Sanat duyguların ifade ediliş şeklidir. Kadınlarda iç dünyalarını sanat araçlarıyla yansıtırlar. Sessizliklerini, çığlıklarını veya öfkelerini sanata yansıtan kadınlar kendilerini de daha iyi tanırlar. Sanat kadınlar için bir terapidir de diyebiliriz. Sanat zihinsel güçlenmede sağlar. Çizmek, yazmak, boyamak veya müzik yapmak yaratıcılık ve problem çözme gibi becerileri geliştirir.

Sanat yapan kadınların özgüvenleri de artar. Kadınlar sanat yaparak yeteneklerini keşfederek ses getirici eserler ortaya çıkarırlar. Bu sayede kadınların sanat ile hem kendilerine güvenleri olur hem de kimlik gelişimleri tamamlanır. Kadınlar sanat ile güçlenirler ve dönüşürler. Sanatın hangi dalı olduğu fark etmez yeter ki kadınlar sanat merdivenine adım atsınlar. Sanat ile toplumda görünür olmak, hikaye anlatmak ve düşünceleri özgürce paylaşmak kadınları bambaşka bir seviyeye getirecektir.

Günümüzde Kadınların Sanattaki Yeri

Modern sanat ve gelişen dünya ile kadın sanatçılarımızın adını daha fazla duymaya başladık. Değişen toplumsal normlar kadınların sanat hayatlarındaki yerlerini de etkileyerek önemli kadın sanatçıları bizlerle buluşturdu. Geçmiş dönemlerde adı sanat dallarında geçmeyen kadınlar bugün sanatı yeniden inşa ediyor. 21. yüzyılda kadınlar belirli kalıplarda olan sanatın duvarlarını yıkarak sanat alanına giriş yaptılar. Bir müzeye girdiğimizde artık duvarlarda kadın sanatçılarında eserlerini görüyoruz. Bir kitapçıdan bir kadın yazarın kitabını alabiliyor veya bir kadın sanatçının eserlerini dinleyebiliyoruz. Geçmiş dönemlere bakarak bu yüzyılda kadınlar sanat alanında epey bir yol aldılar diyebiliriz. Tabi ki hala “Kadınlar sanatta gerçekten eşit mi?” sorusu aklımıza gelebiliyor. Bu sorunun cevabını rakamlara baktığımız zaman verebiliriz. Fakat rakamlarda bizlere hala bir eşitliğin olmadığını gösteriyor.

Türkiye’de Kadın ve Sanat

Ülkemizde kadınların sanata girişleri Cumhuriyet dönemi ile başlamıştır. Bu dönem öncesine baktığımız zaman kadın sanatçıların varlığı hakkında söz etmemiz pek mümkün değildir. Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla sanat sahnesine çıkmaya başlayan kadınlar günümüze kadar bu alanda başarılı bir şekilde ilerlemişlerdir. Farklı sanat dallarında dikkat çekici eserler üreten kadın sanatçılar eserlerinin içerikleriyle de gündem olmuşlardır.

Eserlerinde kadın sorunlarına, toplumsal cinsiyet rollerine veya kimlik arayışlarına odaklanan kadınlar sanatı aynı zamanda seslerini duyurma aracı olarak da kullanmışlardır. Bugün kadın sanatçılar çok daha üretkendirler. Tiyatrolarda, sinemalarda veya galerilerde artık kadın sanatçıların sesi daha çok gür çıkıyor. Kadınlar sanat alanında sadece bedenleriyle değil, düşünceleriyle, duygularıyla ve çabalarıyla da görünür olmaya çalışıyor.

Ülkemizde İlklere İmza Atan Kadın Sanatçılar

·         Afife Jale: Türkiye’de sahneye çıkan ilk kadın olan Afife Jale hayallerinden vazgeçmeden bu alanda ilerlemiştir.

·         Jale İnan: Türkiye’nin ilk kadın arkeologu olan Jale İnan hem Türk hem de dünya arkeolojisinde önemli bir yere sahiptir. Side ve Perge Antik Kentini keşfeden Jale İnan farklı antik kentlerde de kurtarma kazıları yapmıştır.

·         Leyla Gencer: Gencer “Türk divası” olarak tarihe geçmiştir. Unutulmuş birçok ünlü operayı tekrar başarılı bir şekilde yorumlayan Leyla Gencer 20. yüzyılın en önemli divalarındandır.

·         Semiha Berksoy: İlk Türk kadın opera sanatçısı olan Berksoy opera dışında da farklı sanat dallarıyla ilgilenmiştir. Berksoy’un resim alanındaki eserleri farklı şehirlerde sergilenmiştir.

·         Semiha Es: Türkiye’nin ilk kadın savaş fotoğrafçısıdır. Semiha Es önemli cephe ve savaşlarda yer alarak fotoğrafçılık yapmıştır.

·         Aliye Berger: İlk Türk gravür sanatçısı olan Aliye Berger hem yurt içinde hem de yurt dışında önemli sergiler açmıştır.

·         Bedia (Şekip) Muvahhit: Türkiye’de ilk kadın tiyatro sanatçısı olan Bedia Muvahhit Ateşten Gömlek filminde oynayarak ilk kadın sinema oyuncularından da birisi olmuştur.

·         Fahrünnisa Zeyd: Fahrünnisa Zeyd Türkiye’nin ilk kadın ressamlarından birisidir.

·         Mualla Eyüpoğlu: Mualla Eyüpoğlu Türkiye’nin ilk kadın mimarlarındandır.

Kadınların Sanat Alanındaki Geleceği

Geçmişe bakarak gelecekte sanat alanında kadınların ismini daha çok duyacağız. Toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin ortadan kalkması ve kadınların sesinin daha da gür çıkması gibi sebeplerle kadınlar sanat dallarında daha fazla yer alacaklardır. Günümüze kadar kadınlar sanat için mücadele etmişlerdir. Bu mücadelede kadınların yalnız bırakılmaması gerekir. Sanat çevresinin de sorumluluk alarak kadınların daha fazla sanat alanında söz sahibi olmalarını sağlamaları gerekir. Sanatın farklı bakış açılarına, düşüncelere ve yeteneklere ihtiyacı vardır. Sanat evrensel olan ve farklı düşüncelerle hayat bulan bir araçtır.