Hepimiz resimlere bakmayı, müzik dinlemeyi, film izlemeyi veya kitap okumayı çok severiz. Peki, sanatçıları gerçekten hiç düşündük mü? Sanatçı eserlerini üretirken ne düşünür ne hisseder veya ne yaşar?
Sanat ortaya çıktığı andan itibaren hayatımıza sessizce girmiştir ve artık insan varlığıyla bütünleşmiştir. Sanat ve insan birbirini tamamlayan iki alandır. Galerideki bir fotoğraf, tiyatrodaki bir oyuncu, sokakta duyduğumuz bir melodi veya duvardaki bir karikatür… Hayatımızın her anında olan sanatın arkasında aslında çok büyük bir emek vardır ve maalesef bu durumu görmezlikten geliriz. Tiyatro sahnesindeki bir oyuncuyu izlerken ne hissettiğini veya ne yaşadığını hiç düşündük mü? Ya da bir resme bakarken sanatçının boyalarla ve tuvallerle uğraşırken hangi zorluklarla başa çıktığı aklımıza geldi mi hiç? Bu sorulara hepimizin yanıtı aynı olmuştur: Hayır.
Sanatçılar tarafından ortaya çıkan tüm eserler aslında büyük bir mücadelenin, sosyal sorunların veya iç savaşın ürünüdür. Sanatçılar günümüze kadar her zaman zorluklar yaşamışlardır. Sanatçının çıktığı yol her zaman taşlıdır. Fakat sanatçı bu taşlara aldırış etmeden yolu tamamlamanın bir yolunu hep bulmuştur. Sanatçı bulunduğu dönemin baskılarını, ekonomik zorluklarını, sansürü veya ilgi eksikliğini her zaman yaşamıştır. Hatta sanatçının toplum tarafından dışlandığı dönemler bile olmuştur. Sanatçılar eserlerini üretirken veya onları toplumla buluştururken yalnız kalmışlardır. Sanata kısıtlı da olsa gösterdiğimiz önemi artık sanatçıya da göstermeliyiz. Bir toplum sanata ve sanatçıya ne kadar değer verirse kendisi de o kadar zenginleşir.
Sanatçılar Hangi Zorluklarla Karşı Karşıya Kalıyor?
“Sanatçılar hangi zorluklarla karşı karşıya kalıyor” sorusuna ilk olarak toplum tarafından desteklenmemesini örnek verebiliriz. Sanat tarih boyunca toplumla iç içe olmuştur. Toplumun ruhunu yansıtan sanat maalesef ki bazı kesimler tarafından boş zaman etkinliği olarak görülmektedir. Bu bakış açısı da sanatçıların emeğini görünmez kılar. Gerçek bir meslek olarak görünmeyen sanat toplumda desteklenmez. Müziğe veya tiyatroya yeteneği olan bir çocuk genellikle ailesi tarafından desteklenmez. Çocuğa “ Hobi olarak resim çizebilirsin veya tiyatro yapabilirsin ama gerçek bir işin olsun” sözünün söylendiğine hepimiz şahit olmuşuzdur.
Sanatçının karşı karşıya kaldığı zorluklardan birisi de eleştiri ve sansür konusudur. Sanat özgürlük içerir desek bile maalesef ki belirli zamanlarda eleştiriyle ve sansürle karşı karşıya kalmıştır. Çünkü sanatçı bazen toplumu sorgulayabilir. Bu sorgulama da bazen rahatsız edici olduğu için sanat sansüre uğrar. Sanatçılarda bu sansüre takılarak eserlerini kısıtlı bir şekilde üretirler. Son zamanlarda ise sosyal medya gibi platformların gelişmesi yoğun eleştiri kültürünü de ortaya çıkarmıştır. Sosyal medyada sanatçılar ve eserleri bazen aşırı derecelerde eleştiri alabilir. Yapılan eleştiriler sanatçıların üretimlerini kısıtlar. Eleştiri ve sansür sanatçıların yaratım sürecini etkiler.
Sanatçıların yaşadığı diğer bir zorluk ise maddi sıkıntılardır. Özellikle maddi sıkıntılar tüm sanatçıların yanı sıra bağımsız sanatçıları daha çok zorlamaktadır. Bağımsız sanatçılar bir kurumsal yapıya bağlı olmadan kendi imkanlarıyla eserler üretmeye çalıştıklarında zorlanırlar. Sabit bir gelir olmaması, eserlere değerinde fiyat biçilememesi gibi detaylar sanatçıları ekonomik olarak zorlamaktadır. Sanatçılarda yaşadığı bu maddi zorluklar karşısında ya sanattan vazgeçiyor ya da eserlerinde kısıtlamaya gidiyor.
Sanatçıların yaşadığı diğer bir zorluk ise sürekli üretmek zorunda hissetmeleridir. Çünkü sürekli üretmezlerse unutulacaklarını düşünen sanatçılar bu baskının etkisi altına girerler. Toplum baskısı da bu etkiyi daha artırarak sanatçıların verimini etkiler.
Sanatçılık Kolay mı?
Sanatçı olmak dışarıdan bakan gözlere rengarenk bir dünya sunabilir. Sanatçı olmak göründüğü kadar kolay değildir. Çizmek, yazmak veya boyamak basit gibi gözükse de aslında arka planda çok daha derin ve zahmetli bir süreç vardır. Sanatçılık sürekli yaratıcı olmayı gerektirir. Sanatçı eserlerinde kendi acılarını, mutluluğunu, hüzünlerini veya öfkelerini yansıtır. Bu herkesin yapabileceği bir şey değildir. Sanatta bazen eleştiri, baskı veya sansür yaşanabilir. Sanatçı eserleriyle herkesi memnun edemez veya herkesin beğenisini kazanamaz. Sanatçı eleştirilerle ve baskılarla yaşamayı da öğrenmelidir. Sanatçı eserlerini üretirken maddi zorluklarda yaşayabilir. Sanatçı sadece sanatla geçinmeye çalışırsa da zorluklar yaşayabilir. Kısaca sanatçı olmak göründüğü kadar kolay değildir. Sanatçılık aslında sabır, emek veya tutkuların birleşimidir. İsteyen herkes sanat yapabilir fakat herkes sanatçı olamaz. Bu kadar zorlu bir alan olan sanatçılık mesleğine de hak ettiği değeri vermeliyiz.
Sanatçının Toplumdaki Yeri
Sanatın toplumdaki yeri son derece derin bir etkiye sahiptir. Sanat ile bireyler tüm duygu ve düşüncelerini ifade ederler. Bastırılmış sesleri de duyuran sanat toplumsal eleştiri de yaparak farkındalık sağlar. Toplumun geçmişini, kültürünü ve değerlerini gelecek kuşaklara aktaran sanat kısaca toplum için çok önemlidir. Sanatında var olabilmesi için sanatçıya ihtiyacı vardır. Sanatçı sanatı şekillendirir, işler ve toplum için bir eser haline getirir. Sanatçı bazen bir eleştirmen bazense bir yol göstericidir. Yani sanatçı sadece üretmez. Sanatçı bulunduğu toplumun duygu ve düşüncelerini eserlerinde işleyerek toplum için bir ayna haline getirir. Bu nedenle sanatçının toplumdaki yeri çok derindir.
Toplum Olarak Sanatçılara Alan Tanıyor muyuz?
Toplum olarak sanatçılara sınırlı bir alan tanıyoruz. Sanatçıların daha özgür ve destekleyici bir ortamda bulunmaları için toplumda sanat bilincinin tamamen oluşması gerekir. Toplum olarak bizler sanatçıları yalnız bırakıyoruz. Onları sadece ölüm zamanlarında hatırlıyor ve tekrar bir köşede unutmaya bırakıyoruz. Hem sanata hem de sanatçıya istenilen o ortamı sunamıyoruz. Sanatçı yalnız bırakılırsa toplumda yalnız bırakılır. Sanatçıları ve sanatı desteklemeliyiz. Sanatçılara yeterli alanı tanımadığımız ve gerekli desteği de vermediğimiz için özellikle genç sanatçılar yurt dışına gitmenin yollarını ararlar. Bu yüzden sanatçılara ihtiyaçları olan maddi ve manevi desteği vermeliyiz ki sanatçılar kendi ülkelerinde sanatlarını yapabilsinler.
Peki, birey olarak bu konuda ne yapabiliriz? Tiyatroya gidebilir, galeri ziyareti yapılabilir veya başka bir sanat dalıyla ilgilenebiliriz. Onlara ayırdığımız kısacık bir zaman bile fark yaratır. Sanatçıya yalnız olmadığını hissettirmek onları daha görünür kılacaktır. Bir toplum sanatsız ve sanatçısız kalırsa o kadar eksik olur. Sanatçılar olmasaydı yaşadıklarımız veya hissettiklerimiz o kadar da anlamlı olamazdı.