Dilimizden çıkıp söze dökülen kelimeler, sıradan birer ifade gibi dursa da aslında duygularımızı, düşüncelerimizi yansıttığımız bir araçtır. Kullandığımız kelimelerle karşımızda duran kişinin zihninde bir izlenim oluştururuz. Peki, çocukların zihninde nasıl bir kapı aralarız? Kelimelerin etkisi savunmasız, dünyayla yeni tanışan bir çocuk üzerinde nasıldır?
Gelin biraz kelimelerin büyülü dünyasında dolaşalım!
Sözcükler Nasıl Derin İz Bırakır?
Bir ebeveynin çocuğuna eşlik ederken sürekli olarak şu negatif ifadeleri kullandığını düşünün:
“Sen her zaman böylesin! Zaten hep dikkatsizsin!”
“Çok tembelsin. Yapamayacaksın!”
Yapılan araştırmalar, beynin erken dönemden itibaren duydukları ile şekillendiğini ortaya koyuyor. Nörologlar, çocukların sürekli eleştirel bir ortamda bulunmasının beyinde bulunan öğrenme yollarına zarar verdiğini ortaya koyuyor. Bu da uzun vadede çocukların farklı duygusal tepkiler vermesine sebep olabiliyor.
· Değersizlik hissediyor.
· Başarılı olamayacağını düşündüğü için çabalamayı bırakıyor.
· Başarısızlıklarından utanabiliyor.
· Zorluklar karşısında kolay pes ediyor.
· Yeni bir şey denemek istemiyor.
· Motivasyonu olmuyor.
· İnatlaşıyor.
· Kendini kanıtlamak için daha fazla çaba harcayabiliyor.
· İçine kapanabiliyor.
Yukarıdaki ifadeler yerine daha destekleyici kelimeler kullansak ne olur?
Çocuğun zihninde yine bir yapı meydana gelir, ama bu sefer bal arısının yaptığı peteğe benzer bir yapı oluşur. Birbirini destekleyen olumlu yollar açılır.
Çocukların İç Sesi Nasıl Oluşur?
Duyduğumuz her şey bir süre sonra düşünme biçimimizi etkilemeye başlar. Bu, çocukluk döneminde daha fazla etkilidir. İşittiğimiz kelimeler, bir süre sonra düşünme biçimi haline gelir. Ve bunun adı, iç ses olarak karşımıza çıkar. Oluşan bu iç ses, çocuğun kendisine ve etrafına bakışını etkiler. Çocukların iç seslerini geliştirmek ve karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelebilmelerini sağlayacak motivasyonu vermek ebeveynlerin elindedir. Pozitif kelimeler kullanarak yapıcı geribildirimde bulunabilirsiniz:
“Zaten bir suyu bile bardağa dökemiyorsun, yapamazsın” demek yerine “Daha dikkatli olursan yavaş dökersen bardak suyla dolabilir” denebilir.
“Neden her zaman bunu yapıyorsun?” yerine “Sana yardımcı olmamı ister misin?” diye sorulabilir.
Bu ifadeler, okurken basit gelebilir. Ama bir çocuk zihni için düşündüğümüzden daha fazla tesir bırakır. Uzun vadede olumlu ifadeler, hataları bir öğrenme fırsatı olarak görmeyi sağlar. Destekleyici ebeveynle büyüyen çocuklar, zorluklarla başa çıkma konusunda kendilerinde motivasyon bulabilir.
Zihinsel, Duygusal ve Sosyal Gelişimde Kelimelerin Etkisi Nasıl?
Bir çocuğun edindiği dil becerisi, zihin gelişiminin de temelini oluşturur. Negatif sözcükler çocuğun öz-değer algısına olumsuzluk yükler. Çocuklar kelimeleri sadece anlam olarak değerlendirmez. Duygusal olarak etkilenir. Mesela sevgi dolu ifadeler çocuğun kendisini güvende hissetmesine sebep olur. Sert ifadeler olumsuz duyguları pekiştirir. “Bunu asla başaramazsın!” gibi ifadeleri devamlı duyan bir çocuğun başarı kaygısı yaşamaması zordur. Farkına varmadan açtığımız yaralar sonrası yine şikayet eden biz oluruz:
“Bu çocuklarda özgüven niye yok?”
Çocukların kendini sosyal ortamda da rahatça ifade edebilmesi, yine erken yaşta kullandığı kelimelerle doğru orantılıdır. Çocukla kurulan diyaloglarda kendini nasıl hissettiği sorulursa ve o hislere saygı duyulursa empati kurma becerisi artar.
Küçüklükten beri evde duyduğu teşekkür kelimesi, ister istemez çocuğun da dilinde tekrara dönüşecektir. Unutmayalım, testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar.
Her yaş grubu için seçeceğimiz doğru kelimeler ile onlara sevgiyle yaklaşabiliriz:
Okul öncesi dönemde çocukların merak duygusu hakimdir. Sık sık soru sorarak yeni şeyler öğrenmek isterler. Ara ara onların bu merak duygusunu pekiştirecek şekilde “Harika bir soru bu!” diyebiliriz. “Of, yine mi sordun? Yeter artık, kafam şişti demek yerine” olumlu dil kullanımı öğrenme sevgisini de arttırmış olur. Öğrenme tutkusu törpülenmiş çocukları, aslında tam da buralarda kaybediyoruz. Onları kaçırmayalım!
İlkokul çağındaki çocuklar, daha çok kendilerini başarılarıyla ortaya koymak ister. Bu dönemde onların çabasına kulak vermek ve bu çabayı gördüğünüzü göstermek onlar için büyük bir ödül olur. “Bunu denediğin için seni tebrik ederim. Bu çok değerli!” diyerek aslında onlarla gurur duyduğumuzu derin bir bağla söylemiş oluruz. “Bu konuda kendini geliştiriyorsun, fark ediyorum” gibi ifadeler cesaret verici olur.
Ergenlik oldukça hassas bir dönemdir. Bu dönemde çocukla empati kurmak ve her zaman destekleyici rolde bulunmak daha fazla önem kazanır. Bu süreçte “Seni anlıyorum” diyebilmek, “Ne zaman istersen yanındayım” ifadesi ile güven vermek hayat yolculuğunda çocuğunuzun sağlam adımlar atmasına sebep olur.
Olumsuz Sözcükler ile Nasıl Başa Çıkalım?
Her zaman hayal ettiğimiz veya düşündüğümüz gibi davranamayabiliriz. Doğal olarak her zaman pozitif bir dil kullanmak söz konusu olmayabilir. Ebeveynlik, mükemmel olmak için yapılan bir yolculuk değildir. Bu serüven hepimiz için ilk defa öğrenilen bir deneyim! Hatta her çocukla birlikte yeniden inşa edilerek devam eden bir süreç. O yüzden bazı bilgileri tekrar ediyor ve yeni stratejiler öğrenmeye gayret ediyoruz.
Evet; olumsuz kelimeler iz bırakır. Ama bu izin oluşturduğu etkiyi azaltmak da yine bizim elimizdedir. İşte bunun için birkaç strateji destekleyici olur:
· Olumsuzu vurgulamak yerine çözüm sunarak yaklaşın: “Başka sefer şu şekilde denemeye ne dersin?”
· Duyguların dile getirmesi için destek olun: “Şu an çok kızgınsın, anlıyorum. İstersen neden bu kadar öfkeli olduğunu konuşalım. Seni dinliyorum.”
· Örnek olmak çoğu zaman iş görür: “Ben de çoğu zaman sabırsız davranabiliyorum. Ama sakinleşmek için derin nefes alıyorum. Bulunduğum ortamı değiştiriyorum. Yüzümü suyla yıkıyorum. Bu, bana sakinleşmem için zaman veriyor. Sen de denemek istersen kendine farklı yollar bulabilirsin.”
Sözlerimiz Hayallerin Mimarı Olsun!
İnsan olmanın getirdiği zorlu anlar kaçınılmazdır. Bazen yoruluruz, endişeleniriz. Ağzımızdan olumsuz kelimeler dökülebilir. Tam bu noktada önemli olan anlık duygusal patlamalarımız değildir aslında. Genel olarak çocuğumuzla kurduğumuz dengedir. Yanlış bir sözcük, bazen yaşanılan öfke patlamaları her şeyi alt üst etmez. Bu anlardan sonra kendimize ve çocuğumuza gösterdiğimiz pozitif iletişim telafi edicidir. Ebeveyn rehberi içinde ara ara yaptıklarımız değil, sıklıkla yaptıklarımızın etkili olduğunu unutmayalım!
Çocuklara sevgi dolu sözler yıllar sonra onların hayallerini, başarısını ve mutluluğunu etkileyecek. Kelimelerimiz, sadece iletişim kurmamızı sağlamaz; onlar çocuğumuzun kimliğini inşa ederken güçlü birer araçtır!