Evlilik bugünlerde her şeyi konuşmak, her sorunu çözüme kavuşturmak, ısrarla her şeyi ve her anı paylaşmakmış gibi görünüyor. Evet, evlilik bir ömrü beraber geçirirken aynı evde olmak, aynı sofraya oturmak… Ama bazen ilişkide asıl kıymeti olan şey, kelimelerin çokluğunda değil; sessizliğin derinliğinde gizlidir.
Çoğu zaman çiftler, iletişim halinde olmanın sadece konuşmak olduğunu düşünüyor. Oysa evlilikte iletişim yalnızca kelimelerle kurulmaz. Bazen sevgi dolu bir bakış, bazen suskunlukta paylaşılan derin bir an, bazen içten bir gülüş, bazen de beraber içilen bir kahve çok şey anlatır. Bir çiftin konuşmadan birbirini anlayabilmesi, ilişkinin olgunlaştığının da göstergesidir.
Sessizlik Kötü mü?
Sessizlik, çoğu zaman yanlış anlaşılır. Toplumda suskunluk, soğuklukla ya da iletişimsizlikle özdeşleştirilir. Oysa her sessizlik kötü değildir. İki insan birbirinin yanında sözsüz de var olabiliyorsa bu, aslında ilişkinin ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Bazen yan yana otururken sadece o anı sessizlikte paylaşabilmek de huzur verir. İletişim yalnızca kelimelerden ibaret değildir; aynı havayı paylaşmakla, aynı duyguda buluşmakla da mümkündür.
Buradaki kritik nokta, sessizlikte duyulan huzurdur. Bazı sessizlikler vardır ki kırgınlığı ifade eder. Sözlerin bittiği, tükenmişliğin, vazgeçmişliğin simgelediği sessizlikler… İşte o noktada sessizlik bir alarm ziline dönüşür. Eğer eşlerin arasında sessizlik, mesafe ve soğukluk yaratıyorsa o sessizlik huzur değil, bir tehlike işaretidir.
Psikolog John Gottman, evlilik üzerine yaptığı uzun yıllara dayanan araştırmalarda, eşlerin birbirine küserek haftalarca konuşmamasının en yıpratıcı iletişim biçimlerinden biri olduğunu söylüyor. Ona göre “duvar örme” olarak tanımlanan bu sessizlik türü, ilişkiyi içten içe kemiren bir tavır. Yani sessizlik bazen ilişkinin en derin yaralarını açabilir.
Bir de tam tersi vardır: Aynı odada oturup kitap okumak, birlikte kahve içmek, hatta yalnızca yan yana durup pencereden dışarıya bakmak… İşte bu sessizlik, kelimelerin yerine güveni koyan, ilişkideki bağları kuvvetlendiren sessizliktir. Bizim bahsettiğimiz sessizlik, işte bu türden bir sessizliktir.
Sessizlik sadece susmak değildir; bazen bir bakış da sessizliğin en derin ifadesidir.
Bir Bakış, Bir Cümleden Fazlasını Söyler mi?
Klasik ama her zaman geçerli olan bir söz vardır: “Gözler kalbin aynasıdır.” Ne kadar klişe görünse de evlilikte gerçekten ruhu yansıtan şey gözlerdir. Eve geldiğinizde eşinizin size nasıl baktığı, çoğu zaman o günkü ruh halinizi belirler. Sıcacık bir tebessüm, bütün yorgunluğu unutturabilir. Ama öfkeli, kırgın ya da ilgisiz bir bakış, bazen saatler sürecek bir tartışmadan daha incitici olabilir.
Psikologlar, beden dilinin iletişimdeki payının yüzde 55 civarında olduğunu söyler. Yani insanlar arasındaki mesajların yarısından fazlası kelimelerden değil; jestlerden, mimiklerden ve bakışlardan geçer. Bu açıdan bakıldığında, eşlerin göz göze geldiği bir an, uzun cümlelerden çok daha güçlü bir mesaj taşıyabilir.
Evlilikte bu sessiz dil, yıllar içinde daha da derinleşir. Çiftler, birbirlerinin beden dilini okuma konusunda âdeta ustalaşır. Küçücük bir mimikten, dudak bükmeden ya da bakışların kaçırılmasından bile o anda ne hissedildiğini anlayabilirler. İşte bu yüzden, bazen tek bir bakışın değeri uzun bir konuşmadan daha fazladır.
Ama burada önemli bir denge vardır. Çünkü her bakış doğru yorumlanmayabilir. Yorucu bir günün ardından yorgun bir yüz ifadesi, ilgisizlik ya da soğukluk sanılabilir. Uzmanların önerisi, gözlerin söylediğini kelimelerle doğrulamaktır. Unutulmamalıdır ki sevgi dolu bir bakış, bazen en pahalı hediyeden daha değerlidir. Çünkü gözler, yalnızca ânı değil, kalbin içindeki duyguyu da taşır. Bu yüzden evlilikte gözlerin dili hiç küçümsenmemeli; aksine korunup beslenmesi gereken bir iletişim aracı olarak görülmelidir.
Sessiz Verilen Mesajlar
Mutlu evlilik için ipuçları arayan birçok insan büyük jestlerin peşinde koşuyor. Sosyal medya kültürü de buna katkı sağlıyor: güller, pırlantalar, pahalı hediyeler… Oysa evliliğin en değerli mesajları küçük anların içinde gizlidir.
İş dönüşü alınan küçük bir çikolata, uyuyakalan eşin üstüne örtülen bir battaniye, misafir geleceği zaman evi toplamaya yardımcı olmak… İşte bu basit jestler, kelimesiz ama güçlü bir dil oluşturur. Psikiyatrist Gary Chapman’in Beş Sevgi Dili kitabında da belirtildiği gibi, herkesin sevgi dili farklıdır. Kimi için hediye almak önemlidir, kimi içinse küçük yardımlar. Önemli olan eşin bu dili keşfetmesi ve sessiz mesajlarını bu doğrultuda iletmesidir.
Kelimelerin Ardındaki Sessizliğin Gücü
Uzmanlar, evlilikte açık iletişimin önemini sürekli vurgular. Duyguların paylaşılması, sorunların konuşulması elbette gereklidir. Ancak bu, sessizliğin hiçbir değeri olmadığı anlamına gelmez. Aksine güçlü bağa sahip ilişkilerde sessizlik, sevgiyi besleyen, huzuru büyüten bir paylaşımdır.
Unutulmamalı ki sessizlik tek başına nötr bir durumdur; onu anlamlı kılan, içinde barındırdığı duygudur. Eğer sessizlik güven ve huzurdan besleniyorsa bu sessizlik iki kalbin aynı ritimde atmasını sağlar. Ama eğer sessizlik kırgınlık ve mesafeden doğuyorsa bu kez sessizlik bir uçurum yaratır.
Surat asmak, küsüp günlerce konuşmamak gibi tavırlar aslında bir çeşit sessiz çatışma anlamına gelir. Bu sessizlik, kelimelerin yokluğu değil; aksine kelimelerin kullanılmamasıyla verilen bir cezadır. Bu nedenle yıkıcıdır.
Bizim bahsettiğimiz sessizlik ise tam tersine; hoşgörünün hâkim olduğu, duygusal yakınlığın kurulduğu, bağlılığı geliştiren sessizliktir. Yani iki kalbin aynı ritimde attığı, sözlerin gerekmediği anların sessizliği. Birlikte susabilmek, kimi zaman en güçlü iletişim biçimidir.
Sessizlik bazen kelimelerin yerini alır, bazen de kelimeler sessizliğin içini doldurur. İşte bu denge küçük ifadelerde kendini gösterir.
Anlara Ait İfadelerin Derin Etkisi
Birçok evlilikte “Teşekkür ederim” ya da “Ellerine sağlık” demek unutuluyor. Oysa bu küçük cümleler büyük anlamlar taşır. Çünkü insan görülmek, duyulmak ve değerli hissetmek ister. Basit bir teşekkür, eşin yaptığı şeyin fark edildiğini gösterir.
Amerikalı yazar Deborah Tannen, çiftlerin çoğu zaman asıl mesajı kaçırdığını söyler. Ona göre, evlilikte en büyük sorunlardan biri kelimeler değil, kelimelerin ardındaki niyetin görülmemesidir. Sessizlik ise çoğu zaman bu niyeti daha güçlü anlatır. Sağlıklı evlilik için psikologların altını çizdiği üç unsur vardır: güven, saygı ve şefkat. İşte bu üçü hem kelimelerde hem de sessizlikte kendini gösterebilir.
Evlilikte sessizlik, yanlış anlaşıldığında mesafe ve soğukluk getirir. Ama doğru anlaşıldığında huzur ve derinlik kazandırır. Sessizlik bazen kelimelerden daha gürültülü konuşur. Önemli olan, bu sessizliğin hangi duygudan beslendiğini fark edebilmektir.
Bir bakışın, bir dokunuşun, bir tebessümün anlattığı şeyi bazen uzun cümlelerle bile ifade edemezsiniz. Evliliğin gerçek gücü, iki insanın birbirinin yanında hem konuşarak hem de susarak var olabilmesindedir.