Oyun denildiğinde eskiden aklımıza önce kendi çocukluğumuz gelirdi. Şimdi ise çoğu zaman ekranlar gözümüzün önünde beliriyor. Oysa oyun, çocuklukla özdeşleşen ve belki de insan hayatının en doğal iletişim biçimlerinden biridir. Bir çocuk için oyunun anlamı yalnızca vakit geçirmek değildir. Oyun aracılığıyla duygularını ifade eder, gün içinde yaşadıklarını kendi diliyle yeniden canlandırır, anlamlandırır. Oyunda öğrenir, keşfeder, dünyayı tanır.

Bu yazıda “Oyunun çocuğun hayatındaki önemi ne?”, “Hangi yaşta ne tür oyunlar oynanır?”, “Oyun iletişim için kullanılabilir mi?” ve “Çocuk kendi oyununu mu oynamalı yoksa aileyle yapılandırılmış oyun mu tercih edilmeli?” sorularına yanıt arayacağız.

Oyunun Çocuk İçin Anlamı Ne?

Çocuk gelişimci Piaget “Oyun çocuğun en ciddi işidir” der. Aslında bu söz her şeyi özetler. Çünkü oyun, çocuklar için yalnızca eğlenceli bir etkinlik değil; gelişimin en önemli anahtarlarından biridir. Oyunun çocuk gelişimi üzerine katkılarını şöyle sıralayabiliriz:

· Problem çözmeyi öğrenir.

· Yeni ve farklı şeyler dener. Bu farklı deneyimler, onun zihinsel gelişimi için gereklidir.

· Hislerini dışa vurur. Oyunda öfkelenir, kaygılanır, mutlu olur. Bu duygu düzenlemesi için güvenli bir alandır.

· Oyundayken kimi zaman zıplar kimi zaman tırmanır kimi zaman da koşar. Motor gelişimi böylece desteklenir.

· Grup oyunlarıyla birlikte kurallara uymak kolaylaşır. Sıra bekler. Paylaşması gerekir.

· Rol yapar, hatta hikâyeler oluşturur. Böylece hayal gücü devamlı çalışır.

· Öğrenmeye karşı ilgisi artar. Merak duygusu ortaya çıkar.

· Oyunla beraber odaklanma artar, dikkat kesilir. Konsantrasyon becerileri gelişir.

· Bellek becerileri güçlenir.

Çocuk oyunda kendini yansıtır. Mizacını gösterir. Çocukların sağlıklı bir gelişim için çeşitli oyunların içinde var olmaları ve onlara oyun oynayabilecekleri ortamların oluşturulması bu yüzden önemlidir. Özellikle oyun temelli aktivitelerle beraber çocukta pek çok alanda kazanım görülür. Bu ortamların hem anne-babalar hem de öğretmenler tarafından oluşturulması çocuktaki gelişim sürecine katkı sunar.

Amerikan Psikoloji Derneği’nin yayımladığı bir araştırmaya göre serbest oyun deneyimi olan çocukların stresle baş etme becerileri daha güçlü oluyor. Yani çocuk oyun oynarken aslında hayatla baş etme provası yapıyor.

Hangi Yaş, Hangi Oyuna Uygun?

Her yaşta oyun, hayatın içindedir aslında. Ama bir bebekle bir ergenlik çağındaki oyun anlayışı elbette ki aynı değildir. Peki, hangi yaşta hangi oyunlar öne çıkar?

· Bebeklik döneminde nesneleri keşfetme eylemi ön plandadır. O yüzden 2 yaşa kadar ses çıkaran oyuncaklar, taklit oyunları, parlak renkli oyuncaklar, özellikle Ce-e gibi saklambaç oyunları gelişimi destekler. Hatta biraz büyüdükçe basit bloklarla oynamak da önem kazanır.

· Hayali oyunların görüldüğü yaş dönemi 3-6’dır. Bu dönemde çocuklar anne veya baba rolüne girer. Doktorculuk oynayabilir. Böylece etrafındakilerle iletişim kurarak empati becerisini geliştirir.

· Kurallı oyunların oynandığı dönem ise 7 ila 11 yaş aralığıdır. Özellikle futbol, voleybol, masa oyunları, strateji gerektiren kutu oyunları, kart oyunları daha fazla ilgi görür.

· Bilgisayar oyunlarının, takım odaklı ve hobi edinmeye araç olan oyunların oynandığı dönem ise 12 yaş ve sonrasıdır.

Çocuğun yaş aralığına göre onlarca oyun bulmak mümkün. Montessori yaklaşımında oyunun felsefesi çok güzel özetlenir: “Çocuğa uygun oyun, çocuğu özgürleştiren oyundur.”

Oyun İletişim Aracı Olabilir mi?

Birçok anne baba ilk çocukta neyi, nasıl yapacağını bilemez. Hatta çoğu zaman nasıl iletişim kuracağını kestirmek bile zor olur. Çocuk gelişiminin basamakları ilerlerken çocuğun mizacını tanımak da zaman alır. İşte tam bu noktada önemli bir kurtarıcı vardır: Oyun.

Çocuklar oyun oynarken iç dünyalarını açığa çıkarırlar. Bu yüzden psikoloji dünyasında oyun terapisi büyük önem taşır. Çünkü oyun terapisi ile çocuk kaygısını, öfkesini, sözcüklerle ifade edemediği bütün duyguları dışa vurabilir.

Peki, anne-babalara düşen sorumluluk ne? Nelere dikkat etmeli? Çocuklar yetişkinler gibi kelimeleri kullanmakta mahir değildir. Bu gelişim için zaman gerekir. Bu nedenle yaşadıkları duyguları çoğunlukla oyun aracılığıyla belli ederler. Örneğin sürekli doktorculuk oynayan bir çocuk, kısa süre önce doktora gitmiş ve orada kaygı yaşamış olabilir. Bu kaygısını oyun yoluyla dışa vurur.

Çocukla anne babanın kurduğu ortak oyun aslında bir yakınlaşma fırsatıdır. Çünkü iletişimi kuvvetlendirir. Bunun için oyun içinde özen gösterilmesi gereken durumları şöyle sıralayabiliriz:

· Oyuna katılın. Çocuğunuz oyun kurduğunda “İşim var” diyerek onu tek bırakmayın. Her gün az da olsa oyunu zaman ayırın. Bu çocuk için “Sen benim için değerlisin” mesajıdır.

· Çocuk oyun sırasında korku, şiddet gibi davranışlar gösterirse yargılamayın.

· Oyunu yönlendirmeyin. Çünkü oyunda kuralları dayatmak, uyumu bozar. Çocuğun kendi ifade etmesine izin vermeyen bir ortam oluşur.

· Oyunda bir karaktere kızdığında siz de ona “Şu an çok sinirlisin galiba” diyerek duygularını anlamasına yardımcı olun.

Oyun sadece eğlence değil; anne-baba ile çocuk arasında kurulan güçlü bir köprüdür. Oyun oynarken çocuğun kalbine dokunmuş oluruz. Tam bu noktada anne babaların kafasını karıştıran bir soru var: Serbest oyun mu daha iyidir, yoksa kuralları olan oyun mu?

Serbest oyun içinde çocuk hayal gücünü kullanır. Kendini ortaya daha rahat koyar. Yapılandırılmış oyun içinde de sosyal gelişimi tamamlanır. Belli kurallara uyum sağlamayı öğrenir. Yani burada keskin çizgilerle ya o ya bu demekten ziyade ihtiyaca göre dengeli şekilde her ikisinin de bulunması en sağlıklı olanıdır.

Gün içinde yalnız oynadığında özgüveni gelişir; akşam saati ailece oynanan bir kutu oyunu ile birlikte hem keyifli hem de iletişimin pekiştirildiği bir anıya dönüşür.

Oyun Çocuk İçin Hayattır

Çocuk oyun içinde aslında bizim dünyaya bakışımızı da yansıtır. Oyun çocuğun en güçlü dili ve en etkili eğitim aracıdır. Oyunla beraber çocuk için oluşturduğumuz alan, onun kendini ifade etmesini, duygularını düzenlemesini sağlar.

Biz yetişkinler için belki küçük bir uğraş gibi görünen oyun, çocuk için hayatın ta kendisidir.

Çocuk oyun oynarken içindeki sevinci, kaygıyı, öfkeyi ya da merakı ortaya koyar. Oyun onun en güçlü dili, aynı zamanda da en etkili öğrenme ve gelişim aracıdır. Bizim ona eşlik etmemiz ise hem güven duygusunu pekiştirir hem de iletişim köprülerini güçlendirir.

Unutmamak gerekir ki oyun sadece çocuklara değil; hepimizin ruhuna iyi gelir. Belki de hepimizin yeniden çocuk gibi oyuna davet edilmesi bu yüzden kıymetlidir.