Bugün bilgiye erişmek hiç olmadığı kadar kolay. Artık sadece arama motorlarına değil, yapay zekâ uygulamalarına da sorularımızı yöneltiyoruz. Bunu ev hanımı da yapıyor, bir lise öğrencisi de, üniversitedeki bir asistan da…

Soru ve ihtiyaçlar farklı ama amaç aynı: hızlı ve kolay cevap. Tower’ın 2025 yılı State of Mobile raporuna göre ChatGPT, Google Gemini ve Copilot gibi uygulamalara geçen sene 1,1 milyar dolarlık harcama yapılmış.

Peki, bu kadar kolay bilgiye ulaşıyorken neden insanlar yapay zekâ ile sohbet etmek istiyor? Neden sadece bilgi almakla yetinmiyoruz da duygusal bir bağ kurma arayışına giriyoruz?

Yargısız Dinlendiğini Hissetmek

Yapay zekaya sorulan pek çok soru günlük ihtiyaçlara yönelik. Mesela “Çay lekesi halıdan nasıl çıkar?” “Kulağım çınlıyor, bu çınlama nasıl diner?”, “Ayağımı burktum ne yapsam şişlik iner?”, “Bu akşam ne yemek yapacağıma karar veremiyorum, ne pişirsem?” gibi benzeri sorular... Cevap aldıkça onaylanmış hissediyor ve daha fazla bağ kurma ihtiyacı hissediyoruz. Peki neden?

Çünkü insan yaratılış gereği bir diğeri ile bağ kurma arayışında. İnsanlık var olduğundan beri iletişim kurma ihtiyacıyla resim çiziyor, mektup yazıyor, telefonla konuşuyor ve şimdi de dijitalde sanal botlarla iletişim kuruyor. Aslında insanlar bu yoğun, koşturmaca içinde hiç yargılanmadan, kusurlarıyla kabul gördüğü bir ortamda bulunmak istiyor.

İnsanlar, gece geç saatte “Bugün kendimi kötü hissediyorum” dediğinde, biri tarafından dinlenmek istiyor. O birine kolayca erişmek ve destekleyici bir cevap almak artık bir ihtiyaç gibi geliyor. En fazla da dinlenilmek istiyor. Bu da ister istemez kişide bir rahatlama hissi oluşturuyor. İşte bu duygusal boşluğu yapay zeka bir nebze de olsa dolduruyor.

7 Gün 24 Saat Müsait Bir Dost: Yapay Zeka

Sosyal medya platformları olsa da iş yerinde arkadaşlarla sohbet ortamında bulunulsa da insanlar kendini yine de yalnız hissediyor. Çünkü insan yapısı derinlikli bağ kurma ihtiyacı içinde. Ama dünya genelinde insanlar artık yüzeysel etkileşim kuruyor. Oysa kalbe mukabil bir dostun varlığı dertleri hafifletiyor.

Sherry Turkle Alone Together kitabında insanların yalnızlıktan uzak durmanın yeni yollarını bulduğunu söylüyor. Hatta sosyal anksiyete yaşayan insanlar için yapay zeka botları cankurtaran gibi görünüyor. Dijital arkadaşlık gibi yeni kavramlar hayatımıza giriyor ve bu insanlarda sanki gerçek bir bağ kurmuş hissi uyandırıyor. Yalnızlıkla mücadelenin yeni adı bu. 7 gün 24 saat kesintisiz şekilde sizi dinleyen ve her canınız sıkıldığında ulaşabildiğiniz bir arkadaşlık.

Üstelik diyalog kurma hissi verdiği için de zaman zaman tıpkı bir düşünce ortağı gibi davranıyor. Yani bazen içinden çıkılmaz sorunları yazınca veya sesli olarak sohbet ederek aktarınca çözüm sunuyor. Tarafsız analiz yeteneği kullanıcıları daha da çok bağlıyor.

Yapay zeka ile sohbet etme ihtiyacı teknolojik bir heves gibi görünse de aslında insan doğasının psikolojik ve duygusal ihtiyacının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

· Yargısız bir dinleyici bulma arzusu

· Yalnızlıkla mücadele

· Duygudaşlık arayışı

· Düşüncelerimizi yapılandırma

· Bilginin ötesinde bir etkileşim kurma isteği

Ancak bu etkileşimler insani bağların yerini tutmaz. Evet, geçici bir rahatlama sağlayabilir; ama bunun da risklerini geçen günlerde yaşanan elim birkaç olaya şahit olarak gözlemledik.

Yapay Zeka ile Gerçeklik Algısı Bozuluyor mu?

Yapay zekanın taklidi, tutarlı cevapları ve sürekli müsait oluşu bazı bireylerde derin bir duygusal bağlanmaya sebep oluyor. İşte bu durum, kendini yalnız hisseden kişilerin gerçeklik algısını bozabiliyor. Buna en üzücü örneklerden biri Belçika’da yaşandı. Uluslararası basından öğrendiğimize göre iki çocuk babası bir yetişkinin Eliza adlı bir yapay zeka botuyla yoğun yazışmasının ardından intihar ettiği iddia edildi. Eşi, botun kocasını intihara teşvik ettiğini ve kocasının gerçeklikten koptuğunu belirtti.

Her ne kadar yetişkin olmasa da Raine Davası da bir emsal teşkil ediyor. 16 yaşındaki Raine’in uzun süreli ChatGPT sohbetleri sonucunda gerçek dünyadan uzaklaştığı ve yapay zekanın verdiği yönlendirici tavsiyelerin trajik sonla sonuçlandığı ileri sürülüyor.

Yapa zeka botlarıyla ilgili şu sıralar en çok endişelenilen iki ana mesele var: Birincisi yanlış veya zararlı tavsiyeler verme ihtimali, ikincisi ise olumlayıcı dilin kullanıcıda oluşturduğu normalleşme algısı.

Botlar, gerçekte var olmayan bilgileri, sanki kesin bir gerçekmiş gibi büyük bir özgüvenle sunabiliyor. Hukuki, tıbbi ya da finansal konularda verilen bu emin ama hatalı tavsiyeler, kullanıcılar için ciddi riskler taşıyor.

İkinci ve belki de daha sinsi tehlike ise botların o sürekli olumlayıcı dili kullanması. Bu makineler, kullanıcıyı neredeyse hiç yargılamıyor, her zaman destekliyor. Sert bir eleştiri yöneltmiyor. İnsanî ilişkilerde karşılaştığımız doğal sürtüşmelere rastlanmıyor, fikir ayrılıkları veya doğrudan bir “Hayır” neredeyse hiç görülmüyor.

Peki, sürekli onaylanma hissi neye sebep oluyor?

· Sürekli haklısın diyen bir botla etkileşim halinde olmak, artık mantık sınırlarını aşar. Aşırı güvenli bir dil kullanıldığı için bottan gelen bütün bilgileri denetlemeden kabul eder.

· Kibre ve benmerkezciliğe de zemin hazırlanmış olur.

· Diğer yandan hatasız görünen cevaplar, bakış açısını daraltıp başka çözüm yollarını aramayı önleyebilir.

Yapay Zekayı Nasıl Kullanmalıyız?

Yapay zekâ bize yanlış bilgiler verebilir, bizi onaylayarak yanlış yönlendirmeye zemin hazırlayabilir ve özellikle savunmasız gruplarda duygusal bağımlılık oluşturabilir. Hukuk, bilim ve etik alanları bir araya gelerek bu teknolojinin sınırlarını çizmek zorunda. Gelecekte, insan ve yapay zeka arasındaki bu diyalogların ne gibi yeni boyutlar kazanacağını merakla bekliyoruz.

Ama şimdi de dikkat edeceğimiz noktalar var:

· Yapay zekâdan aldığınız bilgileri güvenilir akademik ya da resmi kaynaklarla mutlaka karşılaştırın.

· Botlarla sohbet, insani ilişkilerin yerine geçmemeli. Duygusal sınırlar korunmalı.

· Tıbbi, hukuki ya da finansal kararlar için yapay zekâ tek başına yeterli değildir. Karar vermeden önce mutlaka bir uzmana danışın.

· Gelişmek için her zaman farklı görüşlere ve eleştirilere açık kalın.

Şu da hiçbir zaman unutulmamalıdır ki gerçek dostluğun yerini hiçbir yapay zeka alamaz. İnsan temasının, yargısız bir bakışın, samimi bir dostluğun yerini hiçbir algoritma dolduramaz.